Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sefer YORGUN

Sefer YORGUN
@SeferYORGUN
Hakkın hatırı âlîdir. Hiçbir hatıra feda edilmez.      34:50
Din terbiyesi şahsiyet terbiyesidir. Çok bilgiler, hikayeler ve öğütler insanı dindar yapamaz. O, damarlara yapılan aşı halinde bir aşk terbiyesi ile verilir. Dindar çok seven ve sevgiden örülen bir şahsiyetin sahibidir. Dindarlık; ilmi, sanatı, ahlakı ve insanlığı severek Allah'a ulaşmaya kabiliyetli bir ruh örgüsüdür. Dindar için din düşmanı yoktur. Sadece Lutuf'dan mahrum olan gafil ve zavallılar vardır. Gerçek dindarın kalbinin kaidesi, Mevlâna'nın türbesine yazılı şu ilahi davetten başka olmamalıdır : "Gel ! Gel ! Nereden gelirsen gel ! Kafirsen de , rind isen de , putperestsen de gel ! Bizim dergahımız ümitsizlik dergahı değildir. Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da gel ! "
Reklam
Cami yaptırmakla din kurtarılmaz. Ruhumuzu imar etmemiz lazım geliyor. Dünyasına isyan etmeyen ruh Allah'a teslim olmamıştır. Camileri dolduran kalabalık halkın, kenardaki kunduralardan farkı olmuyor. Cemaat, insan vücutlarının topluluğu değil, ruhların birlik içinde toplanmasıdır.
Haccın mânası, ruhsuz bedenlerin sırf mekân değiştirme şeklinde muayyen bir beldeye gitmiş olmaları değildir. Haccın İslâm kongresi olan gerçek ahlâkî ve içtimaî gayesinin yanında büyük mistik değerini gerçekleştirecek olanlar, dini aşk ile kalbin ebediliğe götüren yolu olduğunu bilen ve yaşayan gönüllerdir. Bedenlerini, putlar gibi şekiller ve kütleler halinde kımıldatmakla Allah'a yakınlaştıklarını vehmeden ölü ruhlar değil.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Biliyoruz ki hakikat, ruhun sevgilisidir ve bu aşkın çocuğu, düşünmektir.
Yaratılışıyla yalnız yaşayamayan insan yine insanlardan duyduğu nefretlerin doğurduğu bunalımlarla çok kere insanlar arasında veya insanlardan kaçıp yalnız yaşayacak köşe aramaktadır.
Reklam
Tasavvuf düşüncesi İslam’ın bilgi teorisi anlayışına "marifet" esasını getirmiştir. Yani sûfî tasavvufi terbiye ile bir noktaya ulaşır ki orada artık sutûra (satırlara) değil sudûra (gönüllere) ihtiyaç duyar ve bilgisinin kaynağı orası olur.
Sayfa 67
Sûfî toprak gibidir. Kötü olan her şey onun üzerine atılır. Fakat ondan güzelden başka bir şey çıkmaz. Sûfî yer gibidir, iyisi de kötüsü de ona basar. Bulut gibidir her şeyi gölgelendirir. Yağmur gibidir her şeyi sular. Cüneyd Bağdadi
Doğrusu, garip bir şeydi; gerçek, kapınızı çalıyor ve siz, "Git buradan, ben gerçeği arıyorum " diyorsunuz ve o da gidiyor. Gerçekten garip.
Sayfa 14
Cehalet, hastalıklı ve havası bozuk olan otlağa benzer. Cahil adam bu hastalık tesiriyle doğrusunu yalandan ayıramayarak rastgeleni toplar ve bunları eserinde nakleder. Fakat hakikatin kudretine kimse karşı koyamaz. Batılın şeytanları fikir ateşine tutulur. Dikkatle düşünen, doğruyu batıldan ayırt eder. Bilgi ise, fikir ve basiret sahibine, hakikatin yapraklarını parlatır.
Sayfa 52
Şeriat, kavli Muhammedi; tarikat, fi'l-i Muhammedi ; hakikat, hâl-i Muhammedi; mârifet, sırr-ı Muhammedi.
Sayfa 21
Reklam
"Sohbet-i dervişândan bûy-i Muhammed (sav) gelir. "
Kapitalizm bir din. İbadeti tüketmek, mabedi AVM'ler, azizi pop figürler, çağrısı reklamlar, minaresi reklam panoları, çan kulesi ekranlar, ağlama duvarı elma storlar, sevabı harcamak, günahı yetinmek, kutsalı kutsal tanımamak olan enteresan bir din.
Artık güzel bir haber aldığı için mutlu olan kimseler değiliz. Kahreden bir hadise yaşamadan günü tamamlamış olmak bizi mutlu etmeye yetiyor.
Sayfa 167Kitabı okudu
Tek başına oturduğunu görünce yanına gelip ' af edersiniz efendim, belki de yalnız kalmak istiyordunuz, rahatsız ettim ' diyen dervişine dönerek ' gam çekme evladım, ziyanı yok, Sen geldin yalnız kaldım ' diyen zat neyi tarif etmektedir ? Yalnız olmanın tek başına olmaktan farkı nedir sahi ?
Kalbini en çok kim güldürüyorsa insanın, gözünden yaşı en çok o döktürüyor...
69 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.