Duruşma yönetimi, duruşma salonunda olan bitene hâkim olmayı gerektirmekle birlikte salondakilere, salondaki atmosfere ve tarafların iç dünyalarına da vâkıf olmayı gerektirir. Bu bağlamda hâkim, her yönden duruşma insicamını tesis etmekle yükümlüdür ve duruşmanın seyrine göre tavrını revize etmelidir. Tekirdağ Adliyesinden değerli meslek büyüğüm Özkan Levent Taşkoparan savcımız, bu nedenle duruşma yönetmenin tiyatral bir kabiliyet veya yatkınlık da gerektirdiğini söylemektedir.
Duruşma yönetiminde hâkimleri zorlayan durumlardan biri de vatandaşların hazırcevaplığıdır. Sorulan sorulara taşı gediğine koyarak cevap vermeyi başaran vatandaşlar, ilginç diyaloglar yaşanmasına neden olur. Çok değerli bir hâkimimiz, bu konuda yaşadığı ilginç bir olayı anlatınca tebessüm etmiştik. Hâkim hanım, asliye ceza hâkimliği yaptığı bir gün, karşısına bir karı koca gelmiş. Kavga eden çift birbiri darp etmiş, her ikisi de şikâyetçi olunca haklarında kamu davası açılmış. Hâkim hanım, söz hakkı verdiğinde adam, yaka silkerek konuşmaya başlamış:”
“Hâkim hanım, bu kadın benim ömrümü yedi. Evde her gün kavga, geçimsizlik ve huzursuzluk var. Onun yüzünden eve gitmek bile istemiyorum. Lütfen bizi boşayın!”
Hâkim hanım, ceza yargılaması yaptığını ve ceza hâkimi olması nedeniyle onları boşamaya kanunen yetkili olmadığını belirttiğinde vatandaş talebini uyarlamıştı:
“O zaman beni hapse atın. Yeter ki eşimden kurtulayım!”
İyi bir insanın, kötüler tarafından başına getirilen kötülüklerin üstesinden gelmesi ve yaşadıklarını unutması kolay değildir. Zira kendi değer sisteminde ve düşünce tarzında bu kötü davranışlar makul bir zemine oturmayacak, maruz kaldığı kötülüğü bir türlü anlamlandıramayacaktır. Ağaç unutmaz, balta unutur, sözü bu nedenle doğrudur. Bu yüzden iyi insanlar her zaman hayata ve insanlara karşı gardını almalı, kötü olduğunu sezdiği insanlardan kendini sakınmalıdır. Her ne kadar her insanın içinde iyilik ve kötülüğün birlikte bulunduğu ileri sürülse de bazı insanların sadece kötü olduğunu kabul etmek gerekir. Bu insanların içinde iyilik arayışına çıkmak ve bu ihtimale tutunmak acı bir tecrübe kazandırmaktan başka bir sonuçla bitmeyecektir.