Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Serhat Yalçınkaya

Serhat Yalçınkaya
@Serheed
Birînek çav tirsandîme nikarim xwîn bibim
veteriner hekim
Yükseklisans
Van
Ağrı
41 okur puanı
Mart 2020 tarihinde katıldı
Kendini yurttaşın haklarıyla değil, onlara dayatılacak yargılarla bağlayan bir siyaset ve "bilim" anlayışı, sadece Nazi Almanyası' nı değil, örneğin 1978 Maraş' ında evlerini faşist milislerin saldırısı için kırmızı çarpıyla işaretlenmiş bulan insanların acılarını da anımsatır bu topraklarda.
Reklam
Halka kutsal diye sunulan değerler, egemenler açısından sadece halkı rahat yönetmek için kullanılan araçlardır olmuştur.
Faiz; para sahibi olan tarafın parasından belli bir süre için uzak kalmasının karşılığı olarak borcu verdiği taraftan istediği kiradır…

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsan korkunç bir varlıktır. İstibdadda şahısta temerküz eden bu korku, hürriyette kanuna yayılır ve herkesin üzerinde eşit kalınlıkta acıtmayan bir tehdite dönüşür: şeriatın kestiği parmak bu yüzden acımaz
Reklam
Ne yapacağı belli olmayan varlık nedir diye sorulsa bunun cevabı “insandır” dır. Esaretten çıkan her insan tehlikelidir. Kontrolden çıkan her evlat endişe vericidir. Fakat bunların ikisi de insan olmak için şarttır.
Milliyetçiliğin ve devletçiliğin propagandası ile zihnen derbeder olmuş türk dindarlığını temsil eden cahil casuslar hem bilmiyorlar hem de bilmediklerini bilmiyorlar. Eğer çıkar değilse onlarda konuşan yalnız cehalettir!
Kürtler, türk dindarlığına güvenmeli mi? Hayır. Çünkü türk dindarlığı samimi olduğunda bile Kürtler konusunda itibar edilemeyecek bir cehalet ile maluldür.
İnsanlık tarihinde dini kaynaklı dogmatik anlayış geliştikçe mitolojik söylem ve onun düşünce yapısı yerini hiyerarşi ve sınıflaşmaya dayalı bir zihin yapısına bırakmak durumunda kaldı. Bu tarihsel akışa uymayan topluluklardan biri ise êzîdîler oldu.
Beni dünyaya getirenlerin kurbanıyım bugün, ama dünyada benim kurbanım olacak kimse istemiyorum.
Reklam
Unutmayın, kendilerine kin ve nefretten bir gelecek kuranlar, gün gelir, yarattıkları o kin ve nefretin içinde boğulurlar.
Çaresi yoktu, beden uyanıyordu. Zaman, bedeni görmek, keşfetmek zamanıydı. Zaman ruh ve cana, yeni hazlara ilişkin ayrıntıları öğrenmek zamanıydı. Zaman, aşkın cennet ve cehennemini, şehvetin ateş ve sıcaklığını, sevmenin çılgınca yoğunluğunu yaşamak, coşkunun ferahlık veren serin yağmurlarıyla ıslanmak zamanıydı.
Türk aşiretleri binli yılların başında gelip topraklarımıza yerleşmişti. O günden beri Türklerle hep iki komşu gibi yaşadık. Ancak hiçbir zaman eşit olmayan bir komşuluk oldu bu. Onlar her zaman egemen, biz dağınık, ezik, ezilen... Buna rağmen bir arada yaşadık, birbirimize kız alıp verdik. Türkçe anlaştık, eğitim gördük. Ne diyeyim ki... İlişkilerimiz hem iyi hem kötü oldu... Ne diyeyim ki?
Xwedê tenê ev hêsirên hesinî kiribûn para min. Hêsirin wisa nin, dema nabarin dibin stiriyên hesretê di çav de asê dimînin, dema dibarin jî kesek wan nabîne.
135 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.