.... Fakat içinde bir şeyler yanıyor, yavaş yavaş çürüyordu, bir şeyler ölmeye başlamıştı. Yaşadığı her şey, sevdiği her şey bu ağır ağır tükenen alevde sönüp gidiyordu, umursamazlığın gevşek çamurunda ezilip kömürleşmeden önce, kapkara oluncaya kadar için için yanacaktı. Bir şeyler oluyordu, belli belirsiz hissediyordu, orada öylece uzanırken ve heyecanla yaşamını düşünürken bir şeyler oluyordu. Bir şeyler sona ermişti. Neydi o? Kendini dinledi, içini dinledi.
Ve yavaş yavaş yüreğinin çöküntüsü başladı....
/ve sonra herhangi bir çay evinde yürek gibi yerlerime vuruyor bir şarkının ayrılıklara dair sözleri ve ağlıyorum ve diyorum ki, infilak edebilir ağzımın içi bir gün çok sigara içmekten. /
Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar.