Sinem Üçer

…tarih bize, büyük zaferlerin, üstesinden gelinmiş yenilgilerden çıktığını öğretir ve hangi seyis olursa olsun bilir ki yarışı önde götüren, her zaman varış noktasında bir baş farkla geçilir.
Reklam
Zalimin zulmü mazlumun sabrını, mazlumun sabrı zalimin zulmünü arttırmaya başlayınca; zalim istediği kadar zulümde Özgür, mazlum da tahammül edemeyeceği kadar sabra mecbur olunca, iş sırası kime gelir? Şüphesiz, intikam alan Allah’ın kahredici gayretli adaletine !
Siyah kuğulara
İlim adamlarının işi beyaz kuğular. Biz ise siyah kuğuyu ararız. Almanların harpte çuvallamaları da kitabî olmalarından. Akılcı hasımları yine akılcı olan onları öngörebiliyor. Akıldan akıla yol var çünkü. Onlar beyaz kuğu. Ama bizim erlerimiz öyle değil, bazen akıl dışı davrandıkları için tahmin edilemezler, ancak deli bir kumandana yenilirler. Her biri siyah kuğu.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bu İstanbul niye bu kadar seviliyordu? Hayatımda gördüğüm en kalabalık şehirdi bi kere! Ve bu kadar kalabalık olmasına rağmen hepimiz yalnızdık.
Ha bir de kim geliyor biliyor musun? Orada başkaları için çalışan, okumamış, görmemiş kim varsa “ Aman çocuğum okusun “ diyerek bu büyük şehre göç ediyor. Bilmiyor ki burada o çocuklar her gün biraz daha ölüyor.
Reklam
İstanbul’a geleli on seneden fazla olmuştu. Köyümde tanıdığım bildiğim insanlar buralara akın etmişti. Bok vardı sanki! Bir duymuşlar “İstanbul’un taşı toprağı altın” lafını, ona kanıp buraya geliyorlar.
Savaş sırasında düşmanız, savaştan sonra rakibiz; tehlike karşısında ise kardeşiz
“Benim hep inandığım özdeyişe göre hem siyasette, hem savaşta, her kötülük, kurallar içinde bile olsa, ancak katiyetle zorunlu olduğu ölçüde mazur görülebilir; bunun ötesindeki her şey cinayettir. “ Napoléon
“Ve onsuz ölmek korkusu - geceleyin yapayalnızken gelen bir cinnet nöbetiyle - aşkı öylesine andırıyor ki.”
Reklam
“..Ben hiçbir kimsenin özgürlüğüne dil uzatmayı sevmem. Fikrimi de hiçbir zaman kabul ettirmek için söylemem. Kabul eden eder, etmeyen yine görüşümü yine bana iade eder.”
Bunca insanın neden öldürüldüğü, bunca alçaklığın, iğrençliğin neden yapıldığı sorusunu da coşkulu, heyecanlı bir dille ve biraz da telaşla "Toplumun temelleri­ni ve bu temeller üzerinde yükselen ana yapıyı sistemli bir şekilde sarsmak, toplumda bir çözülmeye ve ayrışmaya ne­ den olmak, herkesin cesaretini kırarak insanlarda toplu bir umutsuzluk yaratmak, böylece- de bu hastalıklı, çürümüş, ahlaksız ve dinsiz... -ama ayın zamanda da kendini koruya­cak ve yönlendirecek yüce bir düşünceye aç- toplumu bütü­ nüyle silkeleyerek bir anda açılacak isyan bayrağıyla iktidarı ele geçirmek," diye yanıtladı.
Bilir misiniz ki İngi­lizsiz yapabilir insanlık, Almansız da yapabilir, Rus olmadan haydi haydi yapabilir, bilimsiz, ekmeksiz de yapabilir; bir tek güzellik olmadan yapamaz, çünkü dünyada yapacak şey kalmamış demektir güzellik yoksa. Bütün sır burada, bütün tarih de burada!
Tedavi kabul etmeyen hastaya siz kağıt üzerinde hangi reçeteyi yazarsanız yazın, tedavi edilemez, ama tedaviyi yavaşlatacak, savsaklayacak olursanız çürür hasta ve hastalık size de bulaşır; şimdilik hala Ümit bağlayabildiğimiz bütün diri, sağlıklı güçleri de çürütür, böylece hep birden yıkılır gideriz.
Dünyanın öbür ucuna yürüsem de kasabalar kasaba, şehirler şehir, insanlar insandı. Ve bunca aynılığa rağmen, insanlar hep, insanlar daima, insanlar her yerde yalnızdı.
50 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.