Ama yaşamak, bir tepenin yamacinda rüzgarda salinan bir buğday tarlasıydı. Yaşamak, gökyüzünde dolanan bir atmacaydi. Yaşamak, tahilin savruldugu, samanlarin uçustugu harman yerinde, tozlar içinde duran toprak bir testideki suydu. Yasamak, bacakların arasindaki bir atti ve bacaklarindan birinin altındaki karabinaydi, bir tepeydi, bir vadiydi, vadinin uzak kiyisinda, kenarinda tepelerin ötesindeki agaçlarin uzandığı bir dereydi.
Sayfa 416