Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ebrar

Ebrar
@stygian
11 okur puanı
Ocak 2021 tarihinde katıldı
Hayat, düşünceleri tutan bir hapishanedir.
Reklam
insanın gözü yalnızca üzüntüyü ve acıyı görür de mutluluğu fark etmez.
İnsan gerçek acıyı atmak istediğinden, çevresinde bir kargaşa yaratmak, Yok etmek, dağıtmak hevesinden asla kendini uzaklaştıramaz. Bizim manevi varlığımızın biricik kaynağı acı değilmi?

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsan ömrünü iki kere ikinin peşinde geçirir, bu uğurda denizler aşar, yaşamını harcar ama aradığı gerçeği eline geçirmekten, inanın ki korkar. Çünkü onu bulur bulmaz, artık arayacak başka bir şeyinin kalmayacağını bilir.
Her şeyi tam anlamıyla algılamak, bir hastalıktır.
Reklam
Ölüm acı vermezdi. Hayattı, hayatın sancısıydı bu feci, bu insanı boğan his. Hayatın Martin'e vurduğu son darbeydi.
Bunca şevkle tutunmaktan hayata, Serbest kalmış korkudan, ümitten, Kaçar ve şükrederiz tanrılara; Bu lütuf geldiyse hangisinden. Bir canlı sonsuza dek ömür sürmez Ölü adam hiçbir zaman dirilmez En yorulmuş nehir bile dinlenmez Denize ulaşmadan salimen.
Hayat, hastalıklı bir insanın yorgun gözlerini yakan güçlü bir ışık gibiydi. Uyanık geçirdiği her an, etrafında ve üzerinde çiğ bir öfkeyle parlıyordu. Acıtıyordu. Dayanılmaz bir acı veriyordu.
Haritasız ve dümensiz kalmış, gideceği limanı olmayan bir gemiydi. Kendini akıntıya bırakıp sürüklenmek, en azından hareket etmek, hayatta kalmak demekti ki içini acıtan şey de zaten buydu; yaşamak.
Bütün duygulara hissizleşmişti sanki.
Reklam
"sen de ötekiler gibiydin genç. Senin de ahlakın, bilgin tıpkı onlarınki gibiydi. Kendi adına düşünüp, kendin gibi davranmıyordun. Senin de fikirlerin, tıpkı giysilerin gibi başkaları tarafından üretilmiş."
Müzikten olağanüstü etkileniyordu. Sert bir içki gibi duygularının cüretini alevlendiriyor, hayal gücünü ele geçiren bir uyuşturucu gibi göklerdeki bulutların arasına çıkarıyordu onu.
O bir harptı; tek hayatı ve bilinci, telleriydi; müzik ise arasından aktığı o telleri hatıralar ve hayallerle titreştiren bir seldi. Sadece hissetmek değildi bu. Bir biçime, renge ve ışınıma bürünmüş olan duyuları, hayal gücünün hayale cüret ettiği her şeyi yüce ve sihirli bir yoldan somutlaştırıyordu.
Oysa kızın gözlerinde gördüğü şey ruhtu... Hiçbir zaman ölmeyecek olan ebedi ruh. Tanıdığı hiçbir adam ve hiçbir kadın onda ölümsüzlük fikri uyandırmamıştı. Ama kız öyleydi.
O muhteşem ve yalnız denizin ortasında bir bakış açısı kazanmıştı. Birçok karanlık ve bulutlu köşesi vardı, ama Martin ayrıntıları değil bütünü görmüştü; bir de o dünyaya nasıl hakim olacağını.
64 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.