Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sutan Arslankaya Aydemir

Sutan Arslankaya Aydemir
@SultanArslankaya
7
"Yapamazsınız, edemezsiniz, aklınız ermez, siz oturun, size biz bakarız" demişlerdir... Sonunda kadınları da böyle olması gerektiğine inandırmışlar... Kadınlar öylesine baskı altında tutulmuş, öylesine itilip kakılmış ki, gerçekten hiç bir şey yapamaz olmuşlar. Hani işlemeyen demir parildamaz ya.. Bu kez de "İşte görüyorsunuz, kadınlar arasında ünlü dahiler, keşifler, yazarlar, bilim adamları çıkıyor mu? Demek ki gerçekten geri onlar" diye tutturmuşlar.
Reklam
Oğuz Türklerinin asıl ve gerçek mümessillerini görmek için Türkistan'ı değil, Anadolu'yu dolaşmak lazımdır.
Eğer iyiliğin bir nedeni varsa, o artık iyilik değildir; eğer iyiliğin bir sonucu, yani ödülü varsa yine iyilik değildir. Demek ki iyilik, neden ve sonuç zincirinin dışındadır.
Sayfa 1035Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsanoğlunun alışamayacağı koşul yoktur, hele de çevresindeki herkesin aynı koşullarda yaşadığını görüyorsa.
Sayfa 917Kitabı okudu
En güçlü bağlar doğmamızı sağlayan insanlarla aramızdaki bağlardır... Kaç yıl geçerse geçsin, kaç tane ihanet olursa olsun, ailede ne kadar mutsuzluk olursa olsun önemli değil. Kendi irademiz pahasına olsa bile bağımız devam eder. Anthony Brandt "Bloodlines"
Reklam
Gönül aşk sarayını yıkılmış görmektense bazı hakikatleri çiğnemekten çekinmez.
Sayfa 108Kitabı okudu
İki dakikalık keyifleri uğruna Bir çocuk dünyaya getiriyorlar. Sanki anne baba olmak özel bir marifetmiş gibi kasım kasım kasılıyorlar. Ondan sonra da kendi yumurtaları ve spermlerinin ürünü diye o çocuğa tümüyle sahip olduklarını sanıyorlar.
Sayfa 172Kitabı okudu
İnsan yaşadıkça konuşur... Yaşamayanlar, yaşayamayanlar susar...
Sayfa 100Kitabı okudu
İnsan aynı anda hem bu denli güçlü, erdemli ve muhteşem, hem de bu denli habis ve bayağı mıydı gerçekten? Bir an kötülükten ibaret görünüyordu, başka bir ansa asıl ve tanrısal kabul edilecek ne varsa onda toplanıyordu. Büyük ve erdemli olmak, duyarlı bir varlığa bahşedilmesi mümkün en yüksek şeref gibiydi; inilebilecek en alçak mevkiiydi; kör köstebeğin, zararsız solucanın halinden beter bir durumdu. Bir insanın nasıl olup da arkadaşını öldürebileceğini, hatta niçin yasaların, hükümetlerin bulunduğunu epey zaman kavrayamadım; fakat ahlaksızlıkların, kıyımların ayrıntılarını duyunca merakım dindi, bu konuyu nefret ve tiksintiyle bir kenara bıraktım.
Sayfa 129Kitabı okudu
Bu zamana kadar erkek kadına karşı sopa kullanırdı. Biz bugün onlara karşı yalnız mantık ve adalet silahıyla çıkıyoruz. Kadın nazik vücuduyla gerine gerine baskı kabuğunu kırıyor. Bugün erkeğin baskısı reddedilip, kadının hakkı teslim olunuyor.
Reklam
Cahilliği yok edecek ilaç bilim değil mi? Evet bilim, işte o da kitapların içindedir. Cahilliği ancak okumakla yenebiliriz. Karanlığı okuyup öğrenmekle, kafayı ışıklandırmakla yenebiliriz.
Ya ben deliliğimi çok iyi sakladım Ya da siz benim deli olduğumu göremeyecek kadar aptaldınız.
Diyelim ki ölümsüz ahengi sağlamak için acı çekmemiz gerekiyor, kabul. Ama çocukların ne ilgisi var bununla, lütfen söyler misin bunu bana? Onların hayatta acı tatmak, ıstırap çekmek pahasına ahenk satın almalarına ne gerek var? Neden onlar da malzemeye girip, kim bilir kimin uğruna yarınki ahengin zenginliğini gübreliyorlar? İnsanlar arasındaki günah ve ceza konularındaki dayanışmayı anlıyorum ama çocuklar çocuklara uygulanamaz bu.
Sayfa 325Kitabı okudu
Oysa biz, kadınıyla erkeğiyle gücünü insanoğlunun yaratıcılığından ve yeteneğinden alan, çağdaş bir ülkede uygar ve aydınlık kentlerde yaşamak istiyoruz. İzlenecek yolun bilim yolu olduğuna inanıyoruz. Tanrı ile insan arasındaki inanç ilişkisinin, devlet üzerine dönüşmesini kabul etmiyoruz. Dürüstlük, dostluk, dayanışma, sevgi, barış, hoşgörü ve emeğe saygının yolumuzu aydınlatacağına inanıyoruz. 21. yüzyılın eşiğinde ilkelliğe, geriliğe, karanlığa hayır diyor çağdaş, uygar, ışıklı bir geleceği yaratmak için güç birliğine inanıyoruz. Çocuklarımızı aydınlık bir Türkiye'ye bırakmak istiyoruz.
Sayfa 141Kitabı okudu
Birbirimizi kaybedersek çölde ne yaparız? Ondan sonra nasıl yaşamını sürdürür insan?
Sayfa 96 - Türkiye iş BankasıKitabı okudu
Reklam
"Daha büyük, başka bir güneşten bahsediyorum. Her birimizin yüreğinde doğan güneşten. Umutlarımızın güneşinden. Düşlerimiz uyansın diye göğsümüde uyandırdığımız güneşten. "
Okunması gereken bir kitap!
Buna içimizdeki şeytan diyordum; müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytani azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun salaklığımızın uydurması... İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu... İçimizde şeytan yok. İçimizde aciz var. Tembellik var. İradesizlik, bilgisizlik ve bunlardan daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak ihtiyadı var.
Sayfa 250 - Venedik yayınlarıKitabı okudu