Gidenler neyse de, kalana, o gidişten önce her şey mükemmel görünürdü. Gidenler, her şey o kadar derki toplu iken gitmişlerdi ki, insanın olanlardan sonra dağınıklığı hep bu yüzdendi. İnsanın düzeni hep son, kaosu hep başlangıç bilişi bu yüzdendi.
Unutulmayan şey, ilk aşklar değil, ilk vedalardı. Öyle çaresiz vedalar vardı ki, onlar insanların her zaman bilinçaltında yer ediyor, her yeni başlangıçta bu çaresiz vedaya mecbur kalınacağını hissettiriyordu.
Meğerse hiçbir şeye hakkım yokmuş benim. Konuşmaya, kırılmaya, anlatmaya, ağlamaya, düşmeye, sevmeye ve sevilmeye. Hayatımdaki herkes bana bir parça yaslanırmış ama benim yorulmam bile suçmuş.