Karanlıkta ışığın parlıyor.
Nereden geliyor, bilmiyorum.
Çok yakındaymış gibi görünüyor, oysa o kadar uzak ki.
Bilmiyorum, adın ne.
Ne olursan ol;
Parla, parla küçük yıldız!
Kendini gözlemleme, insanın, dünyanın yürüyen bantlarına kendisini nelerin bağladığını görmesini sağlar; eskimiş fikirler, suçluluk duygusu, önyargılar, gerginlikler, felaket beklentileri... Bu bir kopma, sahte uykudan çıkma ve yeniden uyanış eylemidir...
Dünyanın insanı uyutma yoluyla dayatma etkisinin en ufak bir miktarının kaldırılması bile inandığın her şeyi darmadağın edecektir ve bu durum yaşantın boyunca oluşturduğun görünür dengelerin ve yanılsatıcı kesinliklerin çözülüp dağılmasına neden olacaktır. İşte bu nedenle, insanların çoğu kendini gözlemlemeye yanaşmayacaktır.
Bir anlığına bile olsa kişinin kendisini dünyanın betimlenmesinden uzaklaştırması, alışılmış sınırların ötesinde muazzam bir girişimdir.
Karşımda gördüklerimi sana söylediğimde bana inanmayacaksın, kilisedeki resimlerde herkesin gözleri bantlı,dedi, Çok tuhaf, neden acaba, Nereden bileyim, bunu belki de ötekiler gibi kör olacağını anladıktan sonra umutsuzluğa kapılan inançlı biri yapmıştır, haklı olarak körler bu resimleri göremeyeceğine göre resimler de körleri görmemeli diye düşünmüş ve bütün gözleri bantlamış olabilir, Resimler görmez, Yanılıyorsun, resimler onları görenlerin gözleriyle görür, ama onların da gözleri bantlanırsa körlüğün her yere yayıldığı düşünülebilir...