Melek Ceylan

Melek Ceylan
@Tosmakangel
Tarih-Sosyal Bilgiler Ne kedisiz ne kitapsız ne de kahvesiz Harabeler Manyağı Kitap platformudur. Saçma mesajlar çekmeyiniz lütfen
Sait Faik Abasıyanık
"Yazmasam deli olacaktım." Yazmak, aslında yazılmazsa deli olunacak kadar elzem hâle geldiğinde anlamlı olmaktadır. Yazma gerekçesi böylece billurlaşır: Dünyadaki haksızlıklara karşı başkaldırı, yoksullukların hakkını savunmak ve adaletli bir dünya özlemi. Pek çok yazarı, yazmak için ateşleyen o müthiş istek. Çünkü yazmak bir yazar için haksızlıklara en önemli başkaldırı biçimi.
Reklam
Egon Friedell
"İnsanın en büyük özlemi, sürekli rüyası, kronolojiyi dünyaya getirmektir. Zamanı bir defa görülebilir, ölçülebilir, hesaplanabilir şematik hale getirelim; içimizde hemen onun bize ait olduğu, ona egemen olduğumuz kanısı doğacaktır. "
Sayfa 165 - Koza Yayınları, 1974
Her konuda kendisine yardım eden Neşet Usta, İstanbul'a mal almaya gittiğinde içinde gıdadan ev gereçlerine, radyo ve saatlere varıncaya kadar türlü ürünlerin satıldığı dükkânını Wolfgang Meyer'e emanet etmişti. Wolfgang Meyer erkenden dükkânı açıyor, satılan her şeyi not ediyordu. Bu günlerde dükkâna elinde bir toprak testi ile bir köylü gelmişti. Testiyi nereye bırakabileceğini sorunca Wolfgang Meyer dükkânın ardiye kısmını gösterdi. Bir süre sonra gelip testiyi alacağını söyleyen köylü bir daha geri dönmemişti. Dükkânı kapatması gereken Meyer, testi içinde her ne varsa bozulabilir ya da fare saldırısına uğrayabilir endişesiyle içinde ne olduğuna bakmaya karar verdi. Testi ağzına kadar altınla doluydu. Ne yapacağını bilemeyen Alman usta yoldan geçen bir başka enterne Almandan evine gidip kendisine bir şilte ve yorgan getirmesini rica ederek günlerce testinin başında dükkânda uyudu. Bir kaç gün sonra köylü hiçbir şey olmamış gibi çıkageldi. Testiyi kontrol dahi etmeden dükkândan çıkacağı esnada Wolfgang Meyer kendisini durdurarak tepkisini gösterdi: "Babacığım, beni çok müşkül bir durumda bıraktın, bu testinin içinde sikkelerin bulunduğunu söylemedin ve önümde saymadın. Şimdi ise altınları kontrol etmeyerek ve her şeyin tamam olduğunu söylemeyerek içimi rahatlatmadan gidiyorsun." Kendisine uzunca bakan köylü, "Evladım, bu telaşın niye? Neşet Usta sana güvenmiş dükkânını emanet etmiş, ben de sana testimi emanet ettim," demişti.
Sayfa 124Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Babam, başkalarına yardım edebileceğine inandığı zaman insanın konuşmak ve şunun bunun ne diyeceği korkusunu unutmak cesaretine sahip olması gerektiğini öğretti bana. Ben de konuşuyorum. Haykırıyorum. Diyorum ki: Bugün, hiç zaman geçirmeksizin, güneşin, kirazları ısıtmaya başladığı bu sabah vakti: Sevelim, sevişelim, sevmeyi yeniden öğrenelim...
Baktığım şeyin gerçekte olduğu halini nasıl görebilirim? Sade, basit, yalın, neyse o... İşte bu basit bir taş, bu basit bir insan parmağı deyip geçebilmeliyim. Bunu yaptığımın farkındayım. Farkındaysan deli değilsindir gibi bir şey okumuştum bir yerlerde. O zaman deli değilim.
Reklam
Reklam
826 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.