"Boşluğun bu tarafı ötekilerinden farklı. Sahnede ışık provası bitmiş de spotlar kapatılmış gibi . Sonra parlak, sahne dekorundan geriye artık prova ışığının altındaki gri , boyalı malzeme kalır yalnızca . Santranç gibi . Çoşkulu bir hamleyle ilerlerken bir şahı gözden kaçırırsın ve oyun artık savaşa dönüşür. Ve elin kolun bağlanır."
İnsanın dünyadaki hâli ,fanusa kapatılan bir sineğin haline benzer . Her şeyi bu fanus içinde yaşarsın . Allah'a yaklaşınca bu fanus kırılır. Görmeye başlarsın gerçeği. Gördüklerini, yaşadıklarınla asla kıyaslayamazsın.
Umuttu işte ,bitti dediğinde bile yeniden yeşeriyordu. Umuttu, insanı yürekli tutan, yüreğindeki filizi yeşerten. Anlamsız da olsa , sonu da olsa umutlu olmak, umutla dolmak ne güzeldi.