Elimizden ne geliyorsa yapalım. Eli kalem tutanlar bu davayı yazsın. Hitabeti güçlü olanlar bu davayı konuşsun. Herkes bir şey yapsın; ama sakın sessiz kalmayalım! Çünkü sessizlik öldürür.
Bil ki zafer, Kurtuluş ve İzzet; savaşmayan ve mücadele etmeyen bir elle, ilk darbe de pes eden kırık dökük dişlerle gelmez. Bil ki bugün, sadece yiğitlerin ve yürekli insanların günü. Bil ki yolda yürüyecek olanlar ellerinde ve göğüslerinde Kur'an taşıyanlardır. Bil ki bu dünyada hayırlı bir amel işleyenler, ahirette beklemeksizin karşılığını alacaktır. Son olarak şunu da bil ki dünyadaki bütün karanlıklar, çok küçük bir mumun ışığını ve nurunu dahi söndürmeye kadir değildir.
( Abdullah Galip Bergusi siyonist israil tarafından esir alındığı ve yoğun işkencelere uğradığı dönemde amcaoğullarında Esif Bergusi tarafından yazılmış mektuptan bir kesit )
Filistin'de nasıl boğazlandığımızı görmüyor musun?
Zavallı Gazze halkı nasıl da ambargoya alınmış?
Yazıklar olsun sana, ey korkak!
Gözlerini mi kapattın, yoksa gerçekten kör müsün?
“Ey benim dertli gönlüm! Eğer senin aşkın olmayaydı, Hazret-i Sultân-ı şefâatın terk buyurduğu Mekke-i Mükerreme’yi ve mağarasında gizlendiği dağı hatırlayıp göz yaşı akıtmazdın. Madem akıtırsın öyle ise âşıksın.”
Filistine duyduğumuz bağlılığı Rabbim bir nebze dahi olsa eksiltmesin, çoğaltsın. Bu Kitabı okurken fevkalade bir heyecan vardı üzerimde, zira Kudüs ve Abdülhamid-i Sani, yani iki büyük, beni öylesine büyüleyen iki Konu bir arada idi. Aman yarabbi bu nasıl bir duygu. Şimdi ben birde Sahipkıran Efendimiz’in Filistine olan bağlılığını okuyacaktım.
Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber!
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?
Üstad’ın sözünü burda kesmek olmaz lakin son olarak şunuda eklemek isterim
Öleceğiz müjdeler olsun, müjdeler olsun!
Ölümü de öldüren *Rabbe secdeler* olsun!
bilhassa ** dikkat! 🌼
| ba's-ü ba'del mevt: Ölümden sonra diriliş! Biz, her daim dirilişe inananlardanız.