Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

UzakVatan

UzakVatan
@UzakVatan
Kamu
Üniversite
İstanbul
8 okur puanı
Aralık 2020 tarihinde katıldı
Bugün bir Müslümana "bilinçli" diyebilmek için, bir başına, onun ibadetlerine bakmak yetmiyor. Bir kim­senin namaz kılıp kılmadığına, oruç tutup tutmadığı­na, zekâtım verip vermediğine, imkânı varken Hacca gidip gitmediğine bakarak hüküm vermek bizi sağlık­lı sonuçlara ulaştırmayabilir. Islâm'ın şartları arasında sayılan bu husuları
Reklam
Günümüz Müslümanı, aslinda, teslim olmanın anlamını kavramaktan çok, Müslümanların geçmişteki tecrübelerine, geçmişteki başarılarına gözünü dikmiş, o başarılarla övünmek istiyor. ... Gümüz Müslümanında teslimiyetteki hasbilik bir ölçüde ortadan kalkmıştır. İslâmı yalnız ona teslim olmaktan ibaret bir vetire olarak görrmuyor sanki: teslim olmakla birlikte, bazı beklentiler de aranıyor. İslâmı başka dinler veya dünya görüşleriyle karşılaştırırken, insanların bekledikleri şeye nail olacakları hususunda sanki bir teminat verme motifinin bile gizlice mevcut olduğu düşünülebilir. Çünkü bu tür karşılaştırmalarda İslàmin geçirdiği tecrübelerle, Islâm dışı tecrübelerin başarıları söz konusu edilmekte ve bir bakıma İslâmi basarıların üstünlüğü ortaya konulmak suretiyle insanların iman etmesi istenmektedir. Adeta materyalist zihniyetin taleplerine cevap verilmektedir. Diyelim ki, İslâmin iktisadi işleyiş bakımından üstünlüğü açıklığa kavuşturulunca insanlar seve seve Islâma gireceklermiş gibi... Tabii bunu söylerken, bizatihi İslâmı kavrama konusunda yapılan bu tür teşebbüsleri sadet dışı biraktiğımız göz ardı edilmemeli. Mesele ilk Müslümanların İslâma teslimiyette gösterdiği ihlası kavramakta ve onlara benzemeye çalışmakta yoğunlașıyor. İslâmi anlamda teslim oluşta, dünya kaygısının yeri olmadığı, gerçek anlamıyla iman etmenin insanları zaten bu tür endişelerden münezzeh kıldığı idrak edilebilmelidir.
...Farz edelim ki, İslâm, insana gözyaşından ve eşitsizlikten başka bir şey vaat etmiyor; bu durumda bile, Müslüman "Allah'ın rızasını kazanmanın yolu budur" diyorsa o yola uyum sağlamaktan başka bir şey düşünmez. Kaldı ki, materyalistik kafa yapısının "gaye" diye tanıdığı ve beklentisinin nihayetine yerleştirdiği her türlü refah ve huzur aslında yalnızca İslâmi hayat tarzında gerçekleştirilmesine rağmen, Müslüman sözü edilen beklentilerin hatırına itibar etmez. Çünkü onun için Allah'ın hatırının önüne geçebilecek başka hiçbir değer ve gaye'nin bulunabileceği var sayılmaz.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kuram-Eylem Ayrışmazlığı
İslami düşünce tarzıyla Batı düşünce tarzı arasındaki temel farklılıklardan biri de kuram ile eylem arasındaki bağlamda odaklaşır. Batı düşüncesinde kuram, eylem alanının dışında mütalaa edilebilmektedir. Başka bir deyişle kuramsal düşüncenin hayata geçirilme kaygısı Batı düşüncesine vazgeçilmez bir yer tutmaz. ... İslami düşünce tarzında
Nihai Hedef: Allah'ın Rızası
İslâm'ı diğer dünya görüşlerinin teklif edip de ba­ şaramadığı şeylerin üstesinden gelebilecek bir alter­ natif diye takdim etmekten kaçınmamızın gerektiğine inanıyorum. Gerçi halen önümüze mesele diye sürülen konu­larda İslâm'ın yeni bir teklifi ve çözüm tarzı bulundu­ ğunu her Müslüman kabul eder. Ne var ki bu cinsten teklifler, çözüm tarzları,
Reklam
Din kelimesi değişik sıfatlar alarak da kullanılmaktadır. "Din adamı" gibi, mesela "dini ibadetlerimiz" veya "dini günler" vs. ifadelere de rastlanmaktadır...Bütün bu çeşit ifadeler, terkipler, tamlamalar, bize Hristiyan Batı Kültürü'nden geçme terimlerdir. "Dini ibadet" derken sanki dini olmayan bir ibadet biçimi varmış gibi veya daha kötüsü davranışlarımızın bir kısmı ibadet hükmünde, diğer bir kısmı ibadetin dışında kalıyormuş gibi bir izlenim uyandırılmaktadır. İbadeti Hristiyanlıkta olduğu gibi, bir seremoni, bir ayin olarak telakki edenler için mesele yok elbet. Fakat hakkını vererek yaşayan bir Müslüman için ibadet olmayan, ibadet hükmüne geçmeyen hangi davranış vardır?
Anlaşılıyor ki, günümüzde İslâmî bir uygulamaya rastlanmamasını, İslâm'a ait bir zaafla izah etmeye kalkışmak abestir. Zaman zaman şuna benzer şeyler söylendiği işitilir: İslâm basit ve sade bir toplum yapısı içinde geçerli bir sistemdi, şimdi toplumsal ve hukukî kurumlar, kuruluşlar öylesine karmaşıklaşmıştır ki,bir zamanlar basit insanların
Acaba bir Müslümanın sokaktaki tutumu mu dinin dışındadır?Yoksa tırnağını keserken mi dinin dışında bir iş yapmaktadır?Otururken,kalkarken,ekmeğini kazanırken,uyurken,uyanırken,yemek yerken,susarken,konuşurken,savaşırken, temizlenirken,velhasıl en küçük ayrıntısından,en hayati işlerine kadar hangi fiili dinin dışında bulunabilir ve hangi işi dinî sayılmayabilir?
Bugün Müslümanlar,belki de dünyanın her yerinde,şu veya bu tonda,şu veya bu bağlamda şu soruyla karşılaşıyor:Siz ne istiyorsunuz?Basit, yalınkat bir cevapla: "Sadece Müslümanca yaşamak" denildiğinde şaşkınlık yaşanıyor.Peki, böylesi basit bir talep için bu hengâme niye?..Bu basit cevap karşında şaşkınlık yaşanıyor, ama öte yandan bu