Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Vedat AKILLI

Herkes derin ve hüzünlü bir yalnızlık içinde ve fakat kimse yalnızlığını ve hüznünü ortaya koyabilecek birilerini bulamıyor yanı başında. Birbirimizle temasımız suni, iletişimimiz sahte, konuşmalarımız yavan. Birbirimize dokunamıyor, birbirimizi duymuyor, birbirimizle konuşamıyoruz; konuşuyormuş gibi, duyuyormuş gibi, dokunuyormuş gibi bir yaşamın kekreliğini yaşıyoruz...
Reklam
Konuşmak varoluşsal bir ihtiyaçtır... İnsan, dünyaya cennetten irtifa kaybıyla gelmiştir. İnsanın dünyadaki bütün arayışı irtifa kaybıyla geldiği cennet olacaktır, olmalıdır… Bizim gibi dünyaya gelen her bir insan tekiyle dünyada bulunduğumuz konum itibariyle aynı konumda olanlar olarak konumdaşız. Aynı konumda bulunduğumuz insanlarla öteye olan hasretimizi ve de özlemimizi giderebilmek için, aynı konuları, aynı dertleri, aynı mevzuları mesele ettiğimiz için konuşarak ancak şifayı bulabileceğimizi biliriz...
Yalnızlık diyorum azizim, yalnızlık! Yalnızlık gerek insana… Yalnızlık en büyük sermayesidir insanın. Yalnızlık kalabalıkların gürültüsünden çekip almaktır kendini, kurtarmaktır yüreğini… Yalnızlık bir tenhada kendinle söyleşebilmek, kendini dinleyebilmek, kendinle ağlayabilmek, kendine ağlayabilmektir. Yalnızlık, derdini anlatabileceğin kimseyi bulamadığın bir zaman diliminde kendini karşına alıp ne kadar sustuğun varsa konuşmak, ne kadar söyleyemediğin varsa kendine haykırarak yüklerinden boşanmaktır. Yalnızlık kendini fark edebilmektir, unuttuğun kendini hatırlamak, kendine zaman ayırabilmektir

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Okumak; bazen kaçıştır, bazen arayış, bazen yangındır, bazen yangından kurtuluş. Bir arınma çabasıdır, yaşamın tüm kirlenmişliğine ve kirletme saldırılarına karşı; bizi, kendimizi, içimizi onarma faaliyetidir okumak. Dağınık halimize bir düzen, kaosta hayatlarımıza bir ahenktir, bozukluğa, karmaşaya karışmama çabasıdır okumak... Gündemin dışına çıkabilmemiz; başka âlemlere , başka zamanlara, başka mekanlara, açılabilmemiz için hayati bir penceredir okumak.. Okumak var ol/uştur... Kitapla ol/anlara selam olsun...
Yaşamak tesir etmektir. Hayat bulmak için, hayat olmak için, hayat sunmak için her birimizin kendi kendimize sorması gereken sorular var. Yaşamış olduğum hayata ne kadar tesir edebiliyorum? Zira tesir edemediğimiz hayatın esiri olacağız. Ya esiri olacağız yaşadığımız hayatın ya da tesir edeceğiz. Katma değerimiz olacak yaşama, faydamız olacak, hayata değen bir yanımız olacak ve değer katacağız...
Reklam
Sözün Düşüşü
Yazı burada kalacak ama söz buradan bizi öteye taşıyacak hayati bir unsur.. Dünyanın fenalığına ve faniliğine ancak sözün güzelliğiyle, sözün iyiliğiyle, sözün özden gelen Öte’liliğiyle, öteyle irtibat kurarak baş edebiliriz.. S/öze tutunmak durumundayız, söz ile tutunmak durumundayız, özden gelen söz ile ancak yaşam çemberinin kısır döngüsünden hayata bir yol bulabileceğiz, hayat olabileceğiz...
Edebi Yâd İçindir Edebiyat
Edebi yâd etmeyen, bir duruş ortaya koyamayan, yaşamın içinde karşılaştığı durumda insanca bir duy/gusal yaklaşımı sergileyemeyen edebiyatın, toplumdan bihaber, toplumun yaşadığı acılara fildişi kulelerden bakan bakış acısı bir sosyolojinin, hikmetten ve insandan uzak bir felsefenin, insanın acılarını anlamayan bir psikolojinin, yüce duygularda birleşemeyen bir sanatın kime ne faydası olacak?
Düşünceden Uzaklaşma!
Hep bir koşuşturma içinde olan insan yavaşlayamamakta ve yaşamış olduğu hayatın içinde durup düşünmeye, tefekkür etmeye vakit bulamamaktadır. Çağın sorunu: Düşünceden uzaklaşma. Çözüm için ne diyoruz? Düşünceden uzaklaşma! Dünyanın bütün kirlenmişliğine rağmen, bizi kendimize getirecek, kirlenmekten ve çürümekten koruyacak olan unsur düşünce olacaktır...
"İçkin'likten 'içsel"liğe Aş/k
İnsan, düşünce için kendi içine düşecektir ama insanın kendi içine düşmesi; salt bir “iç/kinlik” olarak orada kalıp boğulması, tükenmesi için ya da buhran yaşaması için değildir. İnsanın kendi içine düşmesi; oradan bir içselliğe ulaşıp kendini aşarak, kendinden geçerek, başkası için, öte/ki için kendinden vazgeçerek, bir başka insan tekinde var olması, belki doğ/a/yla, doğada, yeniden doğması, kim bilir belki de insanı da âlemi de aşarak, “aş/k”ın olana, Allah'a yönelmesidir...
Tıpkı insan gibidir şehir. Bir kalbi vardır... Sevince sever sizi, Sarılınca sarılır, kızınca küser... Şehirde yaşamayı aşıp, Şehirle yaşamaya başlarsanız, Tutar sizi şehir, şehre tutunursunuz... Ve Azizim, bir şehri yaşamak, Bütün duyguları ile hemhal olmak, En çok sabahını yaşamaktır, Sabahla olmaktır, Sabahla var olmaktır...
Reklam
"İnsan Hakları"
"Şunu hiç bir zaman unutma! "İnsan Hakları"; "Çağdaş Küresel İngiliz- Yahudi Medeniyeti"nin, kendi insanının "hakkı" için gerekirse bütün insanları yok etmek amacıyla tapındığı ve "öteki" sözkonusu olunca zevkle yediği helvadan putudur..."
Sorunlu Musun, Sorumlu Mu?
"Sorunlu bir dünyada yaşıyor oluşumuzun sebebi, sorumlu olanların, sorumluluklarından kaçmaları değil midir? Sorumlu musunuz, sorunlu mu? Sorumlu değilseniz, sorunlusunuz. Yaşamın içinde her nerede bulunuyorsanız, ne iş yapıyorsanız, statünüz, rolünüz her ne ise bulunmuş olduğunuz konumda, konumlarınız gereği sorumluluğunuzu yerine getirmiyorsanız, sorunun bir parçası olmaya mahkûm olacaksınız..."
İnsan denilen varlığın beşer yönünden; et, kemik yanından, insan yanına doğru yürüyüşü, canda ki canı, candaki manayı bulabilmesi ile mümkün olabilecektir. Evet, aslolan manadır, aslolan sîrettir, aslolan özdür. Aslolan insana doğru bir yürüyüştür, insan-ı kâmile doğru bir yürüyüştür
Yaşamayı arzuladığımız hayat ile yaşadıklarımız arasında uçurum açılıyor. Hayatı öldürüyoruz. Yaşam çarkının dişlileri arasında eziliyoruz. Hayatı ötelediğimiz, hayatı ölüme bulaştırdığımız için boşluk duygusu sarıyor her yanımızı, huzursuz oluyor, yaşamın tüketen girdabından kurtulamıyoruz... Öl/dür/üyoruz... Hayatın içinde, hayat bulmalı, yaşamdan hayata bir yol bulmalı insan... Unutulmamalıdır ki; "yaşamak" için sağa sola savrulanların, “hayy”a dair, hayata dair bir duruşları olamayacaktır...
"Şunu hiç bir zaman unutma! "İnsan Hakları"; "Çağdaş Küresel İngiliz- Yahudi Medeniyeti"nin, kendi insanının "hakkı" için gerekirse bütün insanları yok etmek amacıyla tapındığı ve "öteki" sözkonusu olunca zevkle yediği helvadan putudur..." Bugün Dünya İnsan Hakları günüymüş.. Batsın, 'İnsan Hakları"nız!
99 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.