unutmak kabus bazen, bazen hediye
unutacağın varsa unut, ödüllendir kendini
bağrışmalarımızı unut, ayılıp bayılmalarımızı
kötü sözleri unut, öfkeyle savurduğumuz
mesafelere takılıp sarılamayışımızı unut
zamanı unut olanları olamayanları ve olamayacakları
kadere hükmedip seni alamayışımı unut
Korkunun insanın kendisini nasıl yeyip bitirdiğini anlatan muhteşem bir kitap. Stefan Zweig'in Tüm kitaplarında olduğu gibi harika bir duygu aktarımı ve psikolojik çözümleme yapılmıştır. Anlatımı ve konusu sürükleyici, 100 sayfalık bir kitap olan Korku'yu bir oturuşta elinizden düşürmeden okuyacağınıza eminim.
Kocasını aldatan Irene'nin bu durumun açığa çıkması ile kendi iç hayatın yaşamış olduğu korku ve huzursuzluk halinin çok derinlemesine anlatıldığı sürükleyici bir kitap. Aşağıya konusunu bırakıyorum.
Evli ve iki çocuklu Irene Wagner, varlıklı bir avukatın eşidir. Hizmetkârların ve dadıların her işi gördüğü evinde geçirdiği tekdüze hayatın onu tatmin etmediğini bir davette genç bir piyanistle karşılaşınca anlar. İdeal aile gibi görünseler de bu yüzeyin altında, sırlar, tatminsizlikler, hatalı kararlar yatmaktadır.
KorkuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Yayınları · 2022103bin okunma
Abartıldığını düşünüyorum...
Yazım dili akıcıydı ve okumaktan keyif aldım. Karakterin iç dünyasına bir hayli hakim olmamız bizi empati yapmaya zorluyor. Aşağıya kitap özetini bıraktım.
Osamu Dazai'nin 1948 yılında yayınlanan İnsanlığımı Yitirirken romanı, Japon edebiyatının en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Roman, Dazai'nin kendi hayatından izler taşıyan bir otobiyografik romandır. Roman, Yozo isimli bir genç adamın, varoluşsal bir kriz yaşadıktan sonra, alkolizm, kumar ve geyşalara düşkünlük gibi bağımlılıklarla dolu bir yaşam sürmesini anlatmaktadır.
Roman, Yozo'nun çocukluğundan başlayarak, onun iç dünyasını ve yaşadığı varoluşsal krizi derinlemesine incelemektedir. Yozo, çocukluğundan itibaren, ailesinden ve çevresinden gördüğü sevgi ve ilgiden yoksundur. Bu durum, onun benlik algısını olumsuz etkiler ve onu kendini değersiz ve yalnız hissetmesine neden olur.
İnsanlığımı Yitirirken, varoluşçuluğun en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Roman, varoluşun anlamsızlığı ve acımasızlığı karşısında insanın çaresizliğini ve yalnızlığını çarpıcı bir şekilde gözler önüne sermektedir. Roman, aynı zamanda, insanın varoluşsal kriziyle başa çıkma çabalarını da ele almaktadır.
Gerçekten çerezlik bir kitaptı. Parça parça on tane rüyadan oluşuyor ve çoğu bir yere bağlanmıyor. İçlerinde beğendiklerim de oldu tabii. Yolculuktaysanız veya rs'deyseniz iyi gelebilir çünkü 6-7 sayfalık rüyalardan ve resimlerden oluşuyor.
“Gittikçe daha da sıkılıyordum. Nihayetinde canımı almaya karar verdim. Bir akşam, etrafta kimsenin olmadığı bir vakit, kararlılıkla denize daldım. Ancak ayağımın güverteden ayrıldığı ve gemiyle bağlantım koptuğu an, hemen canımın kıymetini fark ettim. Kalbimin derinliklerinden keşke vazgeçseydim, diye düşündüm. Lakin çok geçti.”
Rüyalar âleminin derin karanlığına doğru yapılan fantastik bir yolculuk… On Gece Rüyası’ndaki her bir öykü kısa ama öz bir şekilde kendi bağımsızlığını ilan eder. Sayfaları çevirdikçe bir samurayın kılıcının parıltısından bir babanın günahının altında ezilişine, bir kadının ölüme yakın yakarışlarından bir annenin çaresizce yaşama ve umuda tutunma çabasına kadar insanı derinden etkileyen, efsunlu bir dünyaya adım atıyoruz.