"Erkek kadına dedi ki:
- Seni seviyorum,
ama nasıl?
avuçlarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp
parmaklarımı kanatarak
kırasıya,
çıldırasıya...
Erkek kadına dedi ki:
- Seni seviyorum,
ama nasıl?
kilometrelerce derin, kilometrelerce dümdüz,
yüzde yüz, yüzde bin
"Biz ölüyüz," dedi Winston.
Julia, "Daha degil," diye karşı koydu.
"Bedence ölmemiş olabilriz. Ama ne kadar dayanabiliriz ki? Altı ay mı, bir yıl mı, beş yıl mı? Ben ölümden korkuyorum. Sen gençsin benden daha çok korkuyor olman gerekir. Kuşkusuz, ölümü elden geldiğince geciktireceğiz. Ama pek bir şey degişmez. Sonuç olarak insanız, ölümle yaşam aynı kapıya çıkar."
Anormallik gösteren, saklayacağı bir şey varmış duygusu uyandıran herhangi bir şey. Kaldı ki sakıncalı bir yüz ifadesi takınmak suçtu. Yeni dilde adı bile vardı: yüzsuçu diyorlardı.
Uzaklarda anımsattın yeniden beni,
O güzel kokunu özledim, yalnızca seni.
Bir oyana çevirir bir bu yana okurdum seni,
Yazardım, bir kalem ile bir kâğıda seni.
Soba başında dertleşirdik senle,
Hayal kurardık o güzel gelecekle,
Sen söylerdin ben dinlerdim heple,
Aşkınla ısındım bu soğuk yerde.
Bu şiiri okuyan yanlış anlamazsın,
Benim aşkım kitaplaradır, bu bende kalsın..... .
Ö. S
......
.....
....
Şiirini beğendim. Sende şair gömleği var. Bir iki tavsiye vermek isterim. Bu şiirin çok güzel fakat hece ölçüsüne uyumlu getirirsen daha da güzel olur.