Gündüz veya gecenin ortası fark etmiyor, bir uyurgezer gibi o ana geri gidebiliyor ve yalnızca kalbin tanıdığı, unutkan bir zihnin bilmediği bir sağgörüyle her ayrıntıyı görebiliyorum.
Söylediğim ve yaptığım her şey bilinçsizce bu olay çerçevesinde şekilleniyor, zihnim yalnızca o anı vakayı durmadan tekrarlamakla meşgul ve bu tekrarlamalarla olayı aslında kendime mâl ediyorum.
Ama sonuçta bu satırları yalnızca kendim için yazıyorum ve henüz kendime bile açıklamayadığım bir şeyi başkasına izah etmek gibi bir amaç güttüğüm de yok.