“Değerli Çiğdem Ülker Hoca’mın Buluşmalar kitabını okuduktan sonra hissettiklerimi nasıl anlatabilirim bilmiyorum. Bir okuru ve hayranı olarak düşüncelerimi kısaca şöyle ifade edebilirim… Çiğdem Hoca’m eserinde okurunu şehirlerle buluşturmakla kalmıyor; geçmiş hikâyeler ve geleceğin ihtimalleriyle de bir araya getiriyor. Zamanın kapısını aralıyor… Not almaktan okumanızın sıklıkla bölüneceğine dair sizleri uyarmalıyım.”
“Biz, bu dünyaya buradan taşlar koparmak; onu göğsümüze takmak, ona “benim” demek için geliyor olamayız. Bu dünyanın diğer canlılarının acısına merhem olmaya çalışmaktan başka ne olabilir amacımız?”
“Andreas Doppler’in “Babam öldü. Dün bir geyik avladım.” cümleleriyle başlayan romanda öldürdüğü geyiğin yavrusunu evlat edinen, kendisine, ailesine, toplumuna, insanlığa ve içinde yaşadığı medeniyete yabancılaşan Doppler’in hikâyesi anlatılıyor. Bisikletten düşüp başını taşa vurduktan sonra ormanda yaşamaya başlamasıyla, “kendi olmak felsefesi” ve sıkı bir toplum eleştirisiyle karşılaşıyoruz.”
DopplerErlend Loe · Yapı Kredi Yayınları · 20199,4bin okunma
Romanda anonim anlatıcıyla Raif Efendi’nin hayatı, Raif Efendi ve Maria Puder aşkına yer veriliyor.
İnsan ilişkileri, sınıf farklılıkları, toplumsal eylemlere tanıklık ediyoruz. Ana tema yabancılaşma, yalnızlık ve aşk üzerine…
Roman çok etkileyici bir cümleyle başlıyor: “Şimdiye kadar teessüf ettiğim insanlardan bir tanesi benim üzerimde belki en büyük tesiri yapmıştır.” İlk paragraf bir sayfa boyunca sürüyor...
“Yalnız sağlıklı insan aklıyla yaşasaydı değmezdi yaşamaya, can sıkıcı olurdu. Tam aksine, güzel olan, dünyanın gökyüzü altında bir deliler topluluğunu andırması.”
“Erkekle kadın aynı terasta otururlar. Önlerinde gökyüzü yavaş yavaş batmaktadır.
Erkek: “Benim adım Zoran, Güneşin doğuşu demek.
Kadın batmakta olan güneşe bakar.
Dış ses (Pavese): Yaşanacak bir yaşam vardır. Binilecek bisikletler var. Yürünecek yaya kaldırımları ve tadına varılacak güneş batışları vardır.”