Biz mi
Yaşıyoruz işte…
Hepimizi alçaltan bir dünyayı
Sevmeyi öğrendik sonunda
Konuştukça kalbimizde soğuyan
Ruhumuzda taşa dönmüş
Bir ana rahmi yalnızlığı
Her sözümüzde bir ölüm ıslığı
Ne yormak istedim Seni,
Ne de yormak kendimi
Çok çalıştım
Gitmeye de kalmaya da
İkisi de aynı acı, ikisi de rezil
Daha önce de gitmiştim
Ama böyle kalarak değil
Böyle kalarak değil.
Güneşi hiç görmemiş; ayın daima karanlık yüzünde yaşar gibiydi.
Kimsesizliğiyle soğuyan kalbinde açan kraterler sonsuzluktan daha derindeydi.
Açmamış çiçekler gibi baştan solmuş;kurulmamış hayallerin yıkıntısı altında kalmış bir hayatzedeydi...
O belki herkes, belki hiç kimse; belki her birimiz belki hiç birimiz kadar
İlk rüzgarda yıkılacak bir çınar gibiydi.
O içinde Ömürlük ukdeler taşıyan; çoktan ölmüş bir diriydi...
Ufukta kaybolan gemiler gibi kayboluyorsun denizimden
Önce ellerin kayboluyor ufukta; en son dumanı kalıyor yangınının.
“ Bu dünyada sana göstermek istediğim o kadar çok şey var ki”demiştin
Oysa hiç bilmediğin 
Gördüğüm güzelliklerin anlamı; kokladığım çiçeklerin rengi ve yürüdüğüm yolların bütün adımları sendin...