Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Bîyan

Bîyan
@_Alef_
1/4=1 Evîndarê asîmanan bûm... اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَع۪ينُۜ .
Peygamberimiz (sav) Medine'de verdiği ilk hutbede Müslümanlara şöyle seslenmiştir: "Ey insanlar, kendiniz için iyi ameller ortaya koyun. Yarın ȧhirette her biriniz çok şaşıracaksınız. Koyunlarınızı çoban- sız bırakacak ve Rabbinizin arada bir tercüman ya da engel olmadan size şöyle dediğini göreceksiniz: "Sana tebliğ eden peygamberlerim gelmedi mi? Sana mal verip onu arttırmadım mı? O halde sen kendin için önceden neler yaptın?' Bunu duyan kişi ne yana baksa cehennemden başka hiçbir şey göremeyecektir. Kim yarım hurmayla bile olsa kendini ateşten koruyabilirse korusun. Buna gücü yetmeyen, güzel söz söylesin ki bu şekilde salih ameller on kattan yedi yüz kata kadar mükafat görür. Allah'ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun."
Reklam
Korumanın kalktığı günlerden birinde Kureyş'ten delinin biri, Hz. Ebû Bekir Kâbe'ye yaslanmış dururken yüzüne toprak attı. Kendisine yapılanı oradan geçen Velid b. Muğîre'ye (veya Âs b. Vâil'e) söylediğinde Hz. Ebû Bekir'e verilen cevap şu oldu: "Bunu sen kendi kendine yaptın." Hz. Ebû Bekir'in acısına bu kez hayret de karışmıştı: "Ya Rabbi, ne kadar sabırlısın! Ya Rabbi, ne kadar sabırlısın! Ya Rabbi, ne kadar sabırlısın!"
Kitlesel okul sistemi de bu gereksinimden doğdu. Sermaye gücü siyasi gücü kullanarak kendi varlığını tehdit etmeyecek hatta sorgulamayacak ve sermaye sahiplerine sadık kalacak yurttaşlar yetiştiren bir kurum işlevi görüyordu.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Makûl bir alana geçmenin ilk şartı ise akl-edeni, âkil olanı tanımakla, yüklendiği emanetle yüzleşmekle ve nasıl bildiğini bilmekle başlar. Evet! fark, fark etmekle başlar; ancak her fark ediş, bir fark edenin bir şeyi fark ediştdir.
Reklam
Kısaca nizamın devam etmesi insanların eylemlerine bağlıdır çünkü nizam verili değildir insan gayretiyle kurulur elde edilir dolayısıyla devamı da yine insanın gayretine bağlıdır bu açıdan nizamın tesisi ve devamı insanın imkanlarıyla sınırlıdir öte yandan bu alemin varlığının insanın eylemlerini bağlı olması insanı özgür ve sorumlu bir varlık kılar çünkü insan nizam-i alemi oluşturur bu nizam içerisinde hayat sürer ve bu nizamın sürdürülebilmesi yine insanın eylemlerine bağlı kalır bundan dolayı tab'an medeni olan insanın toplum içerisinde kendine en uygun işin üstlenerek yerine getirilmesi kurulan nizam'ın devamı için elzemdir.
Hakaret ise ancak ve ancak aşağıda görülen bir şeye yöneliktir. Hiçbir insan değerli bulduğu şeye hakaret etmez; tersine ulular. İşte bundan dolayıdır ki, mensubiyetini aşağılamak öncelikle kendini aşağıda görmekle başlar. Bir kişi ancak ait olduğu kültürün şahs-ı manevîsi bulunan kavramlarını kaybetmişse o kültürü aşağılar. Bu nedenle, vicdanları terbiye etmeden yalnızca idrâkleri eğiten milletler, kültürler kendi mensupları tarafından aşağılanmaya hazır olmalıdırlar
Ve gördük ki mekan değildir zamandır önemli olan ve lakin o da değildir eylemdir önemli olan ve de o dahi değildir kalbi olmadıkça.
güzeldi ama, bundan daha açık olabilir miydi ruhumun hapisleri. - Dünya ilişkilerindeki aşk, araştırmakla ilerler. Çok yakında bir menzil vardır. Her şey orada ne bulacağına bağlıdır. Kişiye ya yol verirler sahrasına varsın, ya da ipini bir taşa bağlarlar, önüne inci boncuk koyarlar. Oraya varıncaya dek en onarılmazı; Kalbin ucu, hesap yapmaya başlamışsadır. O zaman mutluluklar bir baş ağrısı gibi gelir ev yıkılması gibi de çeker gider. Kalbin çıkarı yücelerden olur. Gelin bir zaman kollayalım. Kalbimizle halleşelim.
Bir şehir kadar kalabalıktır bazıları Bir dehliz kadar karanlıktır bazıları
Reklam
Muhakkak kullar, hidayeti hak etmezler. Hidayet, başlı başına bir lütuftur. Bir insan, henüz Rabbine bile iman etmiyorken nasıl en büyük nimet olan hidayeti hak edecek bir ameli işleyebilir? O, hangi hayrı ile "Ben hidayeti hak etmiştim." diyebilir? Belki amellerle en fazla Allah'ın (c.c.) bu lütfu celbedilebilir. Ancak bu, bir hak etme değil lütfetme olacaktır.
"İnanç rasyonel olarak temellendirilemez."diyor ve biz, "temellendirdik"diyoruz. Şimdi tekrar dönüp " İnanç rasyonel olarak temellendirilebilir." dememizin bir anlamı var mıdır?
"Müslümanlar gerçekten büyük bir başarı elde ettiler. Çünkü bu başarıya layıktılar. İslam, dünya tarihinde büyük bir zafer oldu. Çünkü dünyanın muhtaç olduğu bir din getirilmişti."
Emile Dermenghem
Emile Dermenghem
Her medeniyet, dünyaya bir anlam atfeder. Bu anlama göre bir ahlak inşa eder ve bu ahlâkın fiilî sahada sonuçları olur.
"Muhammed'in düşmanlarının hiçbirinin, vahiylerin sahte olduğunu iddia etmemesi ilginçtir. Açıklayamadıkları bir şeylerin olduğu belliydi."
Karen Armstrong
Karen Armstrong
749 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.