Yabancılaşma çağdaş psikolojide ve sosyolojide kişinin kendisine, içinde yaşadığı topluma, doğaya ve başka insanlara karşı duyduğu yabancılık hissi olarak tanımlanmakta.. Edebi anlamda bakıldığında ise yabancılaşma, kişinin benliğini yitirmesi, kendini içinde bulunduğu toplumdan soyutlaması, yerleşik toplumsal değerler ve kurallara yaklaşımının değişmesi ve algı yitimi olarak tanımlanabilir. Zülfü Livaneli’nin bu romanında; Ahmet (Mehmet)’in kendine yabancılaşması aslında romanın tamamına nüfuz etmiş olmasına rağmen, okuyucu bu yabancılaşmayı ancak romanın sonunda, bütün hikâye sona erdiğinde anlayabiliyor. . Çünkü Ahmet (Mehmet) tanıdığı, eşi ve kendisiyle sürekli görüştüğü Arzu‟nun ölümü karşısında ne söyleyeceğini bilemez,tepkisiz kalır, ne hissedeceğini bilemediğini açıkça dile getirir, böylece çevresine yabancılaşmış olduğu da gözler önüne serilmiş olur.Daha fazla spoiler vermek istemiyorum.Oldukça etkileyici,trajik ve psikolojik bir hikaye.Bu hayat hikayesi sonunda beni öyle bir ters köşe yaptı ki hala daha hatırladıkça vay be nasıl anlamadım diye düşünüyorum.. Okuyun,Okutun,İyi okumalar..