Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sehale

Sabitlenmiş gönderi
Şu kâfir nefsin elinden bu dil-i bî çareyi kurtar Yeter cürm ü kabahatten usansın yâ Resûlallah
Reklam
İbn Ebî Dünya Kitâbû'l- Cû'/ Açlık Kitabı'nda Abdullah ibn Sellâm hazretlerinin şöyle dediğini kaydeder: "Âhir zamanda dünya zevklerinden ve hazlarından arınmış insanlar olacak. Kıyamet günü onların ışıltıları neredeyse peygamberlerin nurlarına erişecek. O kadar ki mahşer günü insanların gözleri, onların yüzlerinin parıltısı yüzünden handiyse baktığını göremez hâle gelecek. Kendisine soruldu: Onlar böyle yüce bir makama nasıl eriştiler? Cevap verdi: Allah'a olan aşkları ve Allah'ın buyruklarına uymaları sayesinde. Allah kendilerini o büyük açlık gününde açlıktan korusun diye aç kaldılar. Büyük susuzluk gününde O'nun lûtfuyla susuzluklarını gidersinler diye, oruç tutarak susuz kaldılar. Kıyametin karanlığında kendilerine nur versin ümidiyle bakışlarını (harama bakmaktan) esirgediler. Yüceler Yücesinin Cemâline bakabilmek için yemeyi, içmeyi azaltarak bedenlerini arındırdılar. Allah Teâlâ'nın önünde yüzlerin yere bakacağı o gün, onlar güvenlikte olacaklar."
Sayfa 126Kitabı okudu
Bir ârif şöyle diyordu: "Bu dünyadayken Allah'ı bilip tanıyana, Allah da öte dünyada kendisini ona onun bildiği miktarda tanıtacak ve kişinin bu dünyadaki bilip tanıması derecesinde de kendisine görünecektir. İnsanlar O'nu bu dünyada sırlarla örtülü olarak görürler, âhirette ise gözleriyle bakıp görecekler. O yüzden O'nu bu dünyada O'nun sırrına ermiş bir sırla göremeyen kimse, âhirette de O'nu gözüyle göremeyecektir." Nitekim âriflerin bu dünyadaki korkuları, O'nu kalp gözüyle görmelerinin perdelenmesi; âhiretteki korkuları ise, O'nun kendilerinin gözlerinden ve bakışlarından gizli kalmasıdır.
Sayfa 114Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
149 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Allah Aşkı
Allah AşkıEbu'l- Ferec Abdurrahman
8.8/10 · 436 okunma
Reklam
"Ey insanlar! Her şey Cenab-ı Hakk'ın ezelî iradesi dairesinde cereyan eder. Allah Teâlâ'nın kaza ve kaderine galebe etmek sevdasına kapılmayınız; çünkü mağlup olursunuz. Cenab-ı Hakk'a hile yapmaya kalkışmayınız; zira zarar ve ziyana siz uğrarsınız. Ben size, şefkatli ve merhametliyim. Sizler yine bana kavuşacaksınız. Buluşacağımız yer, Kevser Havuzu kenarıdır. Her kim Kevser Havuzu kenarında benimle buluşmak isterse, elini ve dilini lüzumsuz şeylerden sakınsın. İnsanlar! Bilmelisiniz ki günah işlemek, nimet ve kısmetlerin değişmesine sebep olur. İnsanların ekserisi sâlih olursa, onların amirleri, idarecileri de adl ve insaf ile muamele ederler. Halk, isyan ve günaha meylederse onların idarecileri, hâkimleri de zulm ve adaletsiz iş görmeye yönelirler."
Sayfa 817Kitabı okudu
Resûl-i Ekrem, yapılan minbere çıkıp ilk hutbesini okuduklarında, hamile deve ağlayışını andıran acı sesler ve ağlamalar duyuldu. Baktılar; ortalıkta ne hamile deve ne de deve yavrusu vardı. Ağlayan, o kuru direkti! Kütüğün deve gibi ağlayışını, Peygamber Efendimizle birlikte ashab-ı güzin de duyuyordu. Bir türlü susmuyordu. Fahr-ı Âlem, minberden inip yanına geldi. Elini üstüne koyup teselli edince sustu. Hatta hurma kütüğünün deve gibi sızlamasını işiten sahabeler de gözyaşlarını tutamamışlar, hüngür hüngür ağlamışlardı. Evet, kuru direk Hz. Resûlullah'tan uzak kaldı diye ses verip ağlıyordu.
Sayfa 346Kitabı okudu
Mürit kendi hâline ve kalbine bakmalıdır. Eğer hâlinin ve kalbinin bekârlıkta daha iyi olacağına kani olursa bekârlık kendisi için daha yaklaştırıcıdır. Eğer bundan acizse o takdirde kendisi için evlilik daha hayırlıdır. Kalbin ve hâlin düzelmesinin ilacı şu üç şeydir: Açlık, gözü haramdan korumak ve kalbi meşgul eden bir vazife ile uğraşmak. Eğer bu üç ilaç fayda vermez ise o takdirde müridin hâlini ve kalbini ıslah eden yegâne ilaç evlenmektir.
İnsanoğlu açlık ve fazla yemenin ağırlığını hissetmediği zaman ona fikir ve ibadet kolaylaşır. Kendisinde bir hafiflikle beraber amel için bir güç bulur. Fakat bu durum tabiatta itidalin gerçekleşmesinden sonra gerçekleşir. Fakat işin başlangıcında yani nefsin huysuz ve şehvetlere âşık ve aşırılığa meyilli olduğu dönemde itidal fayda vermez. Hâl böyle olunca nefsi, şiddetli açlıkla terbiye etmek gerekir. Öyle ki huysuz bir hayvanı normale döndürmek için aç bırakmak, vurmak ve benzeri hareketlerle mübalağalı bir şekilde uğraşmak gerekir. Hayvan uysallaşıp normale döndüğünde artık cezalandırılması ve aç bırakılması da sonlandırılır.
İmam Gazzâlî İhya kitabının birinci cildinin en başında, bâtın ilmini, biri muamele, diğeri mukâşefe ilmi olmak üzere ikiye ayırır. Birincisini eserlerinde genişçe açıkladığı halde, ikincisinin kitaplara yazılmasının ve ifşâ edilmesinin câiz olmadığını ifade eder.
Sayfa 125Kitabı okudu
Reklam
Peygamberimiz Aleyhisselâmın Uyarıları: Kur'ân'ı okumak gibi bir nimete kavuşan kişi, bir başkasına kendisinden daha iyi bir nimet verilmiş olduğunu düşünecek olursa, Allah Teâlânın büyülttüğü o nimeti küçültmüş olur. Teberânî ve Kitabü'z-Zühd
714 Tâkâtünüz yitdügince tâati Kılunuz fevt itmenüz bir sâati 714. Takatiniz yettiği kadar ibâdetle meşgul olunuz; bir saati ziyan etmeyiniz.
Sayfa 133Kitabı okudu
75 Her ki togrı ümmet ola bil ana Anun ile var ola Hakdan yana 76 Andan oldı her nihân û âşikâr Arş ü ferş û yir ü gökde ne ki var 77 Ger Muhammed olmasa idi ayân Olmayısardı zemîn û âsuman 78 Ger Muhammed olmasa idi i yâr Olmazidi ay u gün leyi û nehâr 75 Bil ki, her kim ona doğru ümmet olursa Allâhü Teâlâ'dan yana onun ile var olur. 76 Her gizli ve âşikâr, arş, ferş, yer ve gökte ne varsa, hepsi onun yüzü suya hürmetine yaratıldı. 77 Eğer Hz. Muhammed olmasaydı, zemin ve âsuman olmayacaktı. 78 Ey yâr, eğer Hz. Muhammed olmasaydı, ay, gün, gece ve gündüz olmazdı. (s.a.v)
102 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.