Kalbimi kağıda aktarabilmek istiyordum.
Sayfa 39 - İthaki yayınlarıKitabı okudu
Ben yalnızca lambanın ışığında duvara vuran gölgem için yazıyorum,kendimi ona tanıtmalıyım.
Sayfa 9 - İthaki yayınlarıKitabı okudu
Ve kendini o gözlerde görmekten daha büyük bir mutluluk gelmiyordu aklıma...
Sayfa 159 - Hep kitapKitabı okudu
Okur Takip Önerileri
Aşk her şeyi güzel kılıyordu. Güzelliğin aslında ne kadar içeride olduğunu ve insanın içindeki mutluluğun ya da mutsuzluğun dünyaya kaderini değiştirecek kadar sirayet ettiğini de böylece anlamış oldum.
Sayfa 157 - Hep kitapKitabı okudu
Anladım ki aşk gözlerini kaybetmekti zaten. Sesini kaybetmekti, tümden kaybolmaktı. Başkasının gözünden bakıp ağzıyla konuşmaktı.
Sayfa 157 - Hep kitapKitabı okudu
Birini sevmek büyük yüktü ben de ağırlıklarımı atarak yürümüştüm.
Sayfa 76 - Hep kitapKitabı okudu
Birilerini konuşturmak, fotoğraflarını çekip sonra da çekmecelerde unutmak gibidir.
Sayfa 73 - Hep kitapKitabı okudu
Beklemek zamanı ağırlaştırır.
Sayfa 13 - Hep kitapKitabı okudu
Gerçi ölüme dair olmayan bir şey var mı, onu da bilmiyorum ya!
Sayfa 11 - Hep kitapKitabı okudu
Gülün, gülün... Gülmenin sonu ağlamadır. Kavuşmanın sonu ayrılık... Yazın sonu sonbahar... Yükselişin sonu düşüş... Hayatın sonu ölüm...Acaba ibret gözüyle dünyaya gir baksanız.
Bugün varız, yarın yok! Gündüzün sonu gece. Aydınlığın sonu karanlık. Ateşin sonu kül. Hayatın sonu ölüm. Ölümden kim şüphe eder? Altınlara boğulsak,demirden, çelikten kaleler içinde saklansak, mutlaka ölüm oku gelip bizi bulacak. Er geç bize yetişecek. Bu kadar muhakkak bir akıbet karşısında gaflete düşen, nefsine uyan, yarını unutan insan mıdır? Hayır. Hayvandır. Nefsine uyanların, zevkten başka bir şey tanımayanların, hayvanlardan ne farkı var?
"Ah keşke biz o vakitler dünyaya gelseydik."
"Ölmezden evvel bütün hayatımızca gizlediğimiz şeyleri söylemek insanların en mukaddes vazifeleridir."
"Sükût sözden hayırlıdır!"
"Hayır, unutmuyorum. Onu size bırakıyorum. Sarayınızda büyük bir padişah elçisini oturacak seccadeniz, şilteniz yok! Hem bir Türk, yere serdiği şeyi bir daha arkasına koymaz. Bunu bilmiyor musunuz?"