Öngörülemeyenler kitabına başlarken beklediğim hikaye okuduğum değildi ama bu bir olumsuz asla değil. Kitap beni hiç beklemediğim bir yerden vurdu. Otobiyografik bir anlatımla Yugoslavya'da 80'lerin totaliter rejiminde doğan yazar, küçük bir çocukken Noel Baba'nın kucağından nasıl indirildiğini, anne-babasının oldukları kişi yüzünden kendisinin nasıl mimlendiğini anlatıyor bize. Sonra Türkiye'ye gelişini ve eskaza bu ülkede kalışını. Kitabın asıl vurucu bundan sonra başlıyor, içinde yaşadığımız algoritmalar çağında, kim olduğumuzu, özgür irademizi nasıl koruyabileceğimizi bize düşündürüyor. Eski totaliter yönetimlerden kurtulmadığımızı yeni ve çok daha güçlü yeni totaliter yönetimlerle karşı karşıya kaldığımızı gösteriyor bize. Bütün bunların farkında olmadan başımıza geldiğini, kim ve ne tarafından yönlendirildiğimizi, şekillendirildiğinimizi anlamadığımız yankı odalarında kendimizi özgür irade sahibi sanmaya devam ediyoruz. Giydiklerimizi, yediklerimizi, beğenilerimizi, irademizi, işlerimizi kısacası hayatlarımızı nasıl yavaş yavaş algoritmalara ve makinelere kaptırdığımızı ve bunu seve seve yapışımızı bize anlatıyor. Şükürler olsun Akan Abdula bizi bu noktada ve karamsarlık içinde bırakmıyor. Bundan nasıl çıkacağımızı, nasıl kurtulacağımızıda anlatıyor. Kısaca: Öngürülemeyerek.