Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.12
İ.
İ.
@__ismail__
01.01.2021 tarihinden itibaren okuduklarım.
Memur
Lisans
43 kütüphaneci puanı
471 okur puanı
Ocak 2021 tarihinde katıldı
Fatih’in Konstantinopolis’i fethettikten sonra tüm dünyadaki ilim ve sanat erbabını ülkesine davet ettiği bir dönemi anlatıyor. Kitabın ana karakterleri olan Molla Lütfi ve Akbaba’nın çevresinde Hıristiyan alemi tarafından Büyük Kartal olarak anılan Fatih Sultan Mehmet, Sultan tarafından şehre davet edilen büyük alim Ali Kuşçu, Fatih’in veziri ve
Kitaplar 80/20 kuralına göre yazılır. %20'deki öze ulaşmak için %80'lik çöpü okumak zorunda kalırsınız. Bu kitap saf %20. Vakit kaybı yok, boş laf yok. Bir kütüphaneye yetecek kadar metafor, hikaye ve bütün sözlük yazarlarına yetecek kadar aforizma var. Bu tip kitapları mümkünse kategorilere sokmayalım. Pazarlama kolaylığı açısından kategorilendirmek gerekebilir ama içeriğine sadece tasavvuf demek onu sınırlamak olur. Tasavvuf dahi bu kitapta anlatılana sınır çizer.
Zülfü Livaneli ortalama okuyucu zekasını çözmüş, matematiğini kurgulamış ve belli sayfa sayısını doldurabilen bir yazar. Böyle yazınca olumsuz eleştiriyor gibi gözükebilir ama bence değil. Bu tarzda yazan bir çok yazardan kendisini ayırt eden bir özelliği var. Siyasi konuları çok basit biçimde insani biçimde anlatabilmesi. Bir derdi var metinlerin. Bunu kör göze parmak sokarak yapsa da yapan birilerini görmek güzel en azından. Üstelik kendisini sevmeyenlere bile metni ile doğruları söylemiştir. İyi de yapmıştır. Edebi açıdan doyurucu gelmedi ancak sürükleyicilik anlamında çok başarılı bir yazar sayın Livaneli. Söyledikleri, edebiyat kadar değerli. Medyan bireylerin daha çok seveceği, insaniyet açısında belli algılara ulaşmış kişilerin ise hoşlanabileceği bir eser çıkarmış.
Okur Takip Önerileri
Yine çok keyifli bir okuması olan güzel bir kitabı bitirmiş olmanın huzurunu yaşıyorum. Yazarın okuduğum ilk kitabı. Kendine has anlatımı gerçek hayatta ve günümüzde olagelen olayların irdelenerek perde arkasında aslında neler olduğunu biraz da mizahi bir akış ile anlatılması çok hoşuma gitti doğrusu. Evlilik programları başta olmak üzere, reyting uğruna dönen dolapları, kamera arkasındaki işleyişi bir bir anlatan yazar aynı zamanda aile kavramını da bu konularla iç içe işliyor kitabında. Ben çok beğendim. Her yazdığını okuyacağım sanırım.
Elmas, efsanelerin taşıdır. Tarih boyunca insanlar elmasa birçok anlam yüklemiştir. Kimilerine göre dünyanın bilgeliği ve hikmeti, kimilerine göre de hastalıkların şifası elmasların içinde saklıydı.
Elmas, bir tılsımdı. Krallar, yenilmemek için savaşta boyunlarında elmas taşırdı. Kraliçeler, eşsizliklerini göstermek için elmas takardı. Lakin bu eşsiz ve yok edilemez nesneye en büyük anlamı Yunanlılar yüklemişti. Onlar için elmaslar, tanrıların gözyaşlarıydı…
Elmaslar içinde eşsiz yeri olanlardan biri de Kaşıkçı Elması idi. Osmanlılar ona “Kevkeb-i Dürri” demişlerdi. İncilerin Yıldızı…
Peki, Kaşıkçı Elması’nın gerçek hikâyesi neydi? Gerçekten bir çöplükte bulunmuş ve üç kaşık karşılığında mı satılmıştı? Yoksa Hindistan’dan Napolyon’a, Napolyon’dan Tepedelenli Ali Paşa’ya uzanan ve en sonunda Topkapı Sarayı’na varan başka bir hikâyesi mi vardı?Yahut hiç bilinmeyen başka bir maceranın bağrında mı duruyordu?
