Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Rüveyda Serra Bek

Kendini sevebilmekte aslında yalnız olabilmeye katlanabilmek demektir.
Reklam
Arkadaşlık sevmeyi gerektiriyorsa, bilmesi gereken önce kendini sevmektir ki ergenlikte bunun nedenini zor olduğu herkes tarafından bilinir. Seni seviyorum diyebilmek için kendimi seviyor olmak gerekir ama zordur bunu ergenlikte başarmak.
Psikanalizden geçmek demek aslında kendi öznel geçmişine yeniden anlam vermek demektir. Anlam insan olmanın temel koşuludur. Anlam saçmanın çaresizliğinden kurtarır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Belirli bedensel ve toplumsal sınırlarla karşılaşması onun bireyselliğini oluşturmasında yapılandırıcı bir rol oynar diyebiliriz. Diğer yandan sınırları zorlamanın yani karşı koyma tavrının haz da sağladığı ve bunun da önemli olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle ergene hiçbir kural koymamak onu karşı koyma hazzından yoksun bırakır, çok sıkı kurallar ise bu hazin ortaya çıkışına fırsat vermez.
Böylece risk ve deneme neredeyse aynı anlama gelmekte ve insanoğlunu diğer canlılardan ayıran önemli özelliklerden birini oluşturmaktadır. Çünkü insan için türün gelişimi kadar bireysel gelişim de önemlidir. Kalan özellikler insanda edinilmiş özelliklerle dengelenir. O nedenle yeni kuşaklar eskilerin deneyimlerini tümüyle kulakardı etmeseler de adlarına yenilikler yaşamanın peşinde koşarlar. "Siz giderken biz dönüyorduk" deyişinin kat edilen yol aynı olmadığı için geçerli de pek yoktur.
Reklam
Ergen bir yandan bağımsız, özgür, özerk olma, ama öte yandan da bir gruba, topluluğa, aileye ait olma çabası içindedir.
Françoise Dolto ergenliği kabuk değiştirme dönemi olarak tanımlarken, kabuk değiştiren yengeçlerin tam da bu dönemde çok kırılgan olduklarını ve eğer bir zedelenmeye uğrarlarsa bunun iznini yaşam boyunca taşıyacaklarını söylemiştir.
Ergenlik ne denli beklenen ve doğal bir süreç olarak görülse de bireyi hemen her zaman beklemediği bir şekilde yakalar.
Travmayı, stres içeren bir olayın yarattığı bedensel ve ruhsal örselenmeler olarak tanımlarsak, ergenliği yekpare bir tramva süreci ya da peşpeşe travmalardan oluşan bir süreç olarak değerlendirmek pek de yanlış olmayacaktır.
Normallik kavramının en zor tanımlandığı dönemdir ergenlik. O nedenle birey kendi öznelliğinde ve özgünlüğünde de yaşayacaktır bu süreci.
Reklam
Cinselliğin benlikte yarattığı uyarılmanın taşkınlığından korkan ergenler çoğunlukla erkek ergenlerdir. Bunlar cinsel eylemin yalnızca fiziksel ve işlevsel yönünü görmeye çalışırlar. Bu noktada eylem öteki ile kurulan bir bağ olmaktan çıkar ve yalnızca bireyin kişisel ve niceliksel başarısı olarak sunulur.
Cinselliği açıkça kabullenebilmek ancak erişkindeki çocuğun ortaya çıkmasından korkmamakla olabilir.
Ergenliğin başında sıklıkla karşılaşılan kendi cinsinden olanları yeğleme, kimi kez eşcinsellik korku ve kuşkusuna neden olsa da aslında kendini bulmak için kendi benzerine dayanma, ondan destek alma gereksiniminden başka bir şey değildir. Eksiklik kabul ettirecektir kendini.
Ergen bu kez dıştan değil, içten gelen uyarımlara karşı çaresizlik içindedir. Bu nedenle ergenliği yaşamın ikinci çaresizlik durumu olarak tanımlamak yanlış olmayacaktır. Birinci çaresizlik fetus halinden bebek haline geçtiğinde yani doğumdan sonra, ikinci çaresizlik ise çocuk olmaktan ilişkin olmaya geçiş süreci olan ergenlikte ortaya çıkmaktadır. Yeni doğan dışarıdan gelen tehlikelere karşı çaresizdir, oysa ergen kendine karşı, kendi bedenine karşı, kontrol edemediği kendi arzu ve dürtülerine karşı çaresizdir.
Yaşam savaşımının başındaki bu çaresizliği onun ruhsallığında elbette önemli izler bırakacaktır. İşte o nedenle yaşamın daha sonraki dönemlerinde bireyin kendini içinde bulunduğu her edilgenlik durumu, ona başlangıçtaki bu temel medetsizlik-çaresizlik halini anımsatacaktır. Ve o işte nedenle korku verici olacaktır.
2.231 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.