Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Eda

Para insanı nasıl bozar?
Atinalı Timon' da Shakespeare:** "Altın! Sarı, pırıl pırıl, değerli altın! Hayir gök tanrılar, ben hafifmesrep bir aşık değilim,... Şu azıcık altın, akı kara, güzeli çirkin, haklıyı haksız , soyluyu soysuz, genci yaşlı, yiğidi alçak yapmaya yeter... Bu altın sizin rahip ve hizmetkârlarınızı mihraplarnizdan uzaklaştıracak; cançekişenlerin başı altından baş yastığını çekip alacak; bu sarı köle antları tutturup bozduracak, kargaşayı kutsayacak, cüzamlıya taptıracak, hırsızlara senatörler sırası üzerinde yer, san, saygı ve övgü kazandıracak..
Reklam
Kapitalizmin çelişkilerinin tahlilinde Marx, estetik için son derece önem taşıyan bir sonuç çıkarıyor şöyle ki, "kapitalist üretim, manevi üretimin belirli dallarına, örneğin, sanat ve şiire düşmandir"
Eğer özgürlüğün kin, nefret ve ihtiras aşkı, yakıcı , yıkıcı , yüce sözcüklerle anlatılmış ise," diyor Liebknecht, "bu, Tacitus'un öfkeli sertliği ile Juvenal'in ölümcül hicvi ve Dante'nin kutsal gazabının kucaklaştığı Onsekizinci Brumaire'dir, Burada üslup, Romalıların ellerinde, hem yazmak, hem de saplamak için kullandıkları keskin bir hançerdir, stilus'tur."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Mutluluk bir amaçtır, felsefe ise ona giden yol. Herkese iyi yolculuklar!” André Comte Sponville
“Bilge olmayan, yalnızca bilgelik yolundaki çıraklar olan bize, yani felsefecilere gelince, bize yaşamayı öğrenmek, düşünmeyi öğrenmek, sevmeyi öğrenmek kalır. Bu öğrenmeyi asla tamamlaya-madık ve bunun için de felsefe yapmaya sürekli ihtiyacımız var. Bu, çaba harcamadan olmuyor, ama sevgisiz de olmuyor. Epiküros, "Bütün diğer uğraşlarda haz, acıyla, zahmetle gerçekleştirilen tüm işler bittikten sonra gelir; ama felsefede zevk bilgiyle atba-şı gider, çünkü bu, öğrendikten sonra bildiğimiz şeyden zevk almak değildir, öğrenmek ve zevk almak birlikte olur." İnan ki: Hakikat yolun sonu değil; yolun ta kendisidir.”
Reklam
“Nietzsche, "Amor fati," der: "Olandan başka hiçbir şeyi istememek, ne geçmişte, ne gelecekte, ne de yüzyılların yüzyıllarında;
“Ancak felsefecilerin, en azından hemen hemen hepsinin uzlaştıkları nokta, bilgeliğin, aklın tutarlı çalışmasından da yoksun kalmadan, belirli bir mutluluk, belirli bir dinginlik, neşeli ve aydınlık bir iç huzuru içerdiğidir. Bu, sıkıntının, çılgınlığın, mutsuzluğun karşıtıdır. Bilgelik bu nedenle gereklidir. Bundan dolayı felsefe yapmak gerekir. Çünkü yaşamayı bilmiyoruz. Çünkü öğrenmek gerekir. Çünkü sıkıntı, çılgınlık ya da mutsuzluk durmaksızın bizi tehdit eder. Alain, "Bilgeliğin en büyük karşıtı olan kötülük, tam olarak budalalıktır," diye yazıyordu. Bu, neye doğru yönelmek gerektiğini gösterir: Mümkün olabilecek en akdlı yaşama doğru. Akıl yeterli değil, ama kitaplarda yeterli değildir. Bu kadar az yaşamak içinse, bu kadar düşünmek neden? Bilimde, ekonomide, felsefede ne akıl! Bilginlerin, iş adamlarının, felsefecilerin yaşamlarında da ne budalalıklar... Akıl, bilgelikle ancak varlığımızı değiştirdiği, onu aydınlattığı ve onu yönlendirdiği ölçüde ilgilidir.
“Hangi bilgelik? Her şeyde.olduğu gibi bu konuda da filozoflar farklı düşüncelere ayrılırlar. Epiküros'ta olduğu gibi bir zevk bilgeliği mi? Stoacılardaki gibi bir irade bilgeliği mi? Kuşkuculardaki gibi sessizliğin bilgeliği mi? Spinoza'daki gibi aşkın ve bilginin bilgeliği mi? Kant'ta olduğu gibi ödevin ve umudun bilgeliği mi? Bu konuda herkes, her biri farklı yaklaşımlardan edinilebilecek olan, kendi fikrini oluşturur. Bundan dolayı kendi kendine felsefe yapmak gerekir,”
“Bilge olmadığımız için felsefe yapmaya ihtiyacımız var! Bilgelik amaçtır; felsefe ise yol.”
Reklam
“Ancak biri diğeri olmadan düşünülemez ya da daha çok, gerçek bilgelik ikisinin birleşmesidir. "İyi yapmak için iyi yargılamak," diyordu Descartes, bilgelik işte budur. Birileri düşünmek için daha yetenekli olur, ötekileri eylem için, bu mümkündür. Ancak hiçbir yetenek, bilgeliğe yetmez. Birileri görmeyi öğrenmelidir, ötekileri de istemeyi. Akıl yeterli olmaz. Kültür yeterli olmaz. Beceri yeterli olmaz. Aristoteles, "Bilgelik ne bir bilim, ne de bir teknik olabilir," diye belirtiyordu. Bilgelik gerçek ya da etkili olan şeyden çok, kendi ve diğerleri için iyi olan şeye dayanır. Bir bilgi mi? Şüphesiz. Ancak bu bir yaşam bilgisidir. Bu, bilgeliği, daha ziyade bir düşünce bilgisi olan felsefeden ayıran şeydir. Fakat felsefe, sadece bizi bilgeliğe yaklaştırdığı ölçüde anlamlıdır. Daha iyi yaşamak için daha iyi düşünmek söz konusudur”
“Başkasının bilgisiyle bilgin olabilsek de, ancak kendi bilgeliğimizle bilge olabiliriz.”
“Şuna ya da buna oy vermeyi istemekte özgür müsün? Eğer sol-cuysan sağa oy vermeyi istemekte özgür müsün? Sağcıysan, solu tercih etmekte özgür müsün? Hiçbir tarafta değilsen birini seçmekte özgür müsün? Görüşlerini, isteklerini, korkularını, umutlarını özgürce seçebiliyor musun? Ve nasıl özgür olabilirsin, mademki bu sadece diğer fikirler, diğer arzular, diğer korku veya umutlar adına olabiliyor. Tamamen keyfi bir seçeneğin içine düşmek dışında, ki bu da artık bir özgürlük olmaz? Öylesine oy vermek, özgürce oy vermek değildir. Fakat istediğimiz kişi için oy vermek, kendi iradenin ya da onu belirleyen (sosyal, ruhsal, ideolojik”“ nedenlerin mahkûmu olarak kalmak değil midir? Görüşlerimiz doğrultusunda seçim yaparız. Fakat bu görüşleri kim seçer?”
“Bilgiye, ruhani ve uygarlaştırıcı yeteneğini veren de budur. "Aydınlanma nedir?" diye sorar Kant. İnsanın, azınlığının dışına çıkışıdır, diye cevap verir ve bundan sadece bilgiyle çıkılır: "Sapere audel Bilmeye cesaret et! Kendi öz sağduyunu kullanma cesaretini göster. İşte, Aydınlanma'nın özünü dile getiren söz." Asla ahlakçı olmasa da (tanımak yargılamak değildir, yargılamak tanımak değildir), yine de bütün bilgi bir ahlak dersidir:”
“Herkesin gerçeği kendine" mi? Eğer bu doğru olsaydı artık hiçbir şekilde gerçeklik olmayacaktı; çünkü gerçek sadece evrensel olması koşuluyla değerlidir.”
2.177 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.