Bir erkeğe gönlünü kaptırmayı bir güçsüzlük olarak görmüştü hep....... bir
başkasını sevdiklerinde kendilerini güçsüz hisseden pek çok insan vardır ve bu kişiler bir ölçüde haksız sayılmazlar. Sevmek bizi yumuşatır çaresiz, bir başkasına duyacağımız sevgi dolu yakınlık bizi acı dolu ruhsal karmaşalara sürüklenmeye yatkın duruma sokar. Ancak üstünlüğü kendilerine amaç edinen ve "asla güçsüz olmamalıyım, asla kendimi tehlikeli durumlarla karşı karşıya bırakmamalıyım" diyen insanlardır ki bir başkasına sevgiyle bağlanmaktan kaçarlar. Bu gibileri sevgiyi yanlarına yaklaştırmayacak gibi kendilerini eğitir, sevgiye hiçbir zaman gereği gibi hazırlıklı durumda bulunmazlar. Bir başkasına gönüllerini kaptırabileceklerini sezer sezmez, işi çoğunlukla soytarılığa vurur, kendileri için
bir tehlike kaynağı gözüyle baktıkları insanı alaya alır, ona takılır, onunla eğlenir, bu yoldan içlerinde oluşacak güçsüzlük duygusunu yenmeye çalışırlar.
Yaşamın bizim için güzelliği, albenisi, her şeyden önce bir kesinliği içermeyişinden kaynaklanır. Her şeyden haberimiz olsa, her şeyi bilseydik, tüm tartışmalar, tüm keşifler sona ererdi.
...üstünlük taslayan biriyle karşılaştık mı, bu davranışıyla onun şöyle demek istediğini tahmin edebiliriz: "Başkaları beni görmezden geliyor. Ben de onlara kendimi kanıtlamak istiyorum."
İnsanı güçlükle karşı karşıya bırakan ve onun hayrına sayılmayacak duygulara rastlamamız durumunda bunları tek başına değiştirmeye girişmenin hiçbir yararı yoktur. Söz konusu duygular yaşam üslubunun bir dışavurumudur ve ancak yaşam üslubunda bir değişikliğe gidilerek ortadan kaldırılabilir.
Bir insanın nasıl baktığını, söylenen bir şeyi nasıl dinlediğini, dikkatini çeken şeylerin neler olduğunu izledik mi, hakkında pek çok şey öğrenebiliriz.
.. korkak biri kendinden güçsüz kişiler karşısında büyüklenerek davransa ya da başkaları tarafından kollanıp gözetildiği için cesur görünse bile, her zaman bir korkak olarak kalır.
Biz, kendi yaşamımıza gereken biçimi vermek zorundayız. Bu oldum olası boyumuzun borcudur ve bunun altından kalkabilecek gücümüz vardır. Biz eylemlerimizin efendisiyiz. Yeni bir şey mi yaratılacak ya da eski bir şeyin yerine yeni bir şey mi koyulacaktır, bu yalnızca bizim işimiz.
Önemli olan anının kendisi değil, anıya nasıl bakıldığı, nasıl değerlendirildiğidir, anının şimdiki ve gelecekteki yaşam için taşıdığı anlamdır önemli olan.
Kendisine ne kadar saçma görünürse görünsün, her anının kişi için anımsanmaya değer bir yanı vardır; yaşamla ilişkili, kişinin yaşama bakış tarzı açısından anımsanmaya değer nitelik taşır.