"...Aşksız insana gönül zaten haramdır. Zira aşk dediğin gönlün zekâtıdır. Zekâtını vermeyen nasıl haram mal ile yaşar, nasıl ki boynunda borç ile gezerse aşksız gönlü taşıyan da aynı onun gibidir. Zekât malın kirini, aşk da gönlün kirini alır."
Âşık utanmaz ar eder, edep gösterir. Utanmak değildir bu, aşkın edebidir. Edebi olmayan aşka aşk desen kelam incinir. Sırf bedenle olan aşk dersen gönül gücenir.
"Tesadüf diye bir şey yoktur dünyada. Tesadüf, gafillerin sırra verdiği isimdir. Sırrı bilmeyen ona tesadüf der ancak. Hakikati bilen hakikati görür. Tesadüf cahillerin ve gönlü körlerin avuntusu..."
İletişim ve ulaşım alanında yapılan hamleler "gurbet ve hasret" duygularını yok etti. Geleneksel âdetler gibi, geleneksel duygu dünyası parçalandı. Artık ne doğana seviniyoruz, ne ölene ağlıyoruz. Tamamı üç gün sürüyor. Çünkü hız ve haz devrindeyiz.
İki yüz çeşit yemek. İsraf bu, haram. Ama biz artanları muhtaçlara veriyoruz. Bu daha kötü. Demek ki muhtaçları kapında bekletip artıklarla besliyorsun.