Uzaklardan gelenler var
Öte diyarlardan baş ucuna huzur getirmişler
Kimilerini kıyıda bekleyenler var
Sert rüzgarlara göğüs geren
Uzaktan çok uzaktan gelen
Umarsızca belli belirsiz
İleride ufukta
Mavi deniz göğe karışırken
Gün doğumunda cansız bedenler var
Güneşi selamlar soğuk tenleri
Huzura ermeden gidenler var
Henüz veda etmeden
“one day you're gonna look around and you're gonna realize that everybody loves you, but nobody likes you and that is the loneliest feeling in the world.”
Enteresan olan şey varoluşunu basite indirgediğin bir dönemde dahi hayatın kontrol dışı spontane bir şekilde şekillenmeye devam etmesi. Şans eseri kitapları okuduktan sonra onları dekor olarak saklamanın kitapların varoluş amacını engellediğim düşüncesine maruz kaldım.
Her şey sona erdiğinde üzerimdeki bu karanlıktan kurtulursam eğer benden geriye ne kalır bilemiyorum. Bu biraz hayatın kendisi gibi tüm duygular hissedildikçe insan hayatta hissediyor. Eğer benliğimin bir parçası olarak gördüğümü silip atabilirsem aynada beni görebilecek miyim?
Gözlerinde görünebilmeyi özledim
Yanımda olabildiğin dünleri
Özledim kalp atışlarının sesini
Özlediğim gidişlerin ardında kalan
Duvarlarımda sessizce yankılanan
Uğultulu bir çınlama gibi ardında kalan
Ellerimde yapayalnız kalan o his
Hissedilmesini özlediğim
Düşlemenin yasak olduğu yerlerden gelip gidenler var. Gidipte dönmeyenlerde. Algılarımın ötesinde kimi zaman içten içe umut aşılayanlar var kalbimin derinlerine. Bir kış sabahı ruhumu bembeyaz toprağa sermek isterken yüzüme vuran şevkatlı bir sıcak var henüz daha erken der gibi. Gökyüzü üzerime çöker sonumu kucaklamak isterim ama bir his var içimde derinlerde cılız yalınayak ölümün kıyısında mücadele veren bir çocuk gibi. Kimi zaman lanet ederken gelenlere gelipte beni burada bir başıma bıraktılar diye. Eskiden tanıdığım herkesi yabancılaştırdılar diye.