Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Abdülhamid Han; Avrupalı kralları anımsatan faaliyet içinde, sarayından çıkıp sık sık topluma karışan, seyahat eden, zamanla israfa düşüp sosyete hayatı süren, hatta balolara katılıp Kağıthane, Göksu veya Boğaziçi'ndeki sahil saraylarında keyif çatan Tanzimat dönemi sultanlarının aksine faziletli, duruşuyla dikkat çeker. Âdil, sade ve elbette cömert bir hükümdar olarak tanınır. İslam'ın halifesi tüm Müslümanların önderi olarak seleflerinin aksine münzevi bir yaşam sürer. Oldukça sade, mütevazi ve kanaatkârdır. Bir sultandan ziyade, beş asır önce devletlerinin kurulduğu Domaniç yaylasındaki bir Oğuz beyi sadeliğinde yaşar.
264 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 saatte okudu
Kitap genellikle Abdülhamid Han'ın günlük hayatından, neleri sevdiğinden, fiziksel, kişisel özelliklerinden, hobi olarak yaptıklarından aile üyelerinden ayrıntılı bahsediyor, tarihi bilgileri beni pek tatmin etmedi diyebilirim az öz bir şekilde siyasi olayların üzerinde geçiyor ama genel itibari ile güzel sürükleyici bir kitaptı.
Göksultan
GöksultanOzan Bodur · Eşik Yayınları · 2018157 okunma
Reklam
Zira Abdülhamid Han'ın Hindistan'a olan ilgisi, daha şehzadelik yıllarına dayanır. Hatta amcası Sultan Abdülaziz'le Londra'ya yaptığı seyahat sırasında bile, Hindistan müslümanları ile alakalı meseleleri takip eder.
Abdülhamid Han'ın Japonya'ya gönderdiği Ertuğrul firkateyninin, Güney Asya duraklarında gördüğü ilgi ve teveccüh, İngiliz ve Hollandalı işgalcilerin korkusunu bir kat daha artırır. Sokak, cadde ve yollara sığmayan müslümanlar limanlara doğru akar. Bombay Limanı'na geldiklerinde karşılarında İstanbul'dan gelen firkateyni gören müslümanlar, bağımsız müslüman toprağı addettikleri firkateynin güvertesine çıkıp şükür namazı kılarlar.
Yeniden canlanmak için bize lazım olan şey, Avrupa medeniyetini taklit değil, gücümüzün esası olan İslâmiyet'e dönmektir. Sultan Abdülhamid Han
Sultan 2. Abdülhamid Han, ülkeyi kalkındıracak tek unsurun eğitim, onun temelinin de İslâm olduğunu sık sık tekrar eder. Osmanlı devletinin bekası ve güçlenmesinin müslümanlık bilincinin yükselmesine bağlı olduğunu, yeterli din eğitiminden mahrum insanların sadece şahsî menfaatleri tatmin için, çalışan egoistlerden oluşacağını ve memleketin de bundan zarar göreceğini belirtir.
Reklam
Akşam masalarında devlet yönetmeye benzemez bu.
Sultan 2. Abdülhamid Han çalışkan ve disiplinli bir hünkârdır. Günde muntazaman 15-16 saat çalıştığı bilinir. Elbette böylesine yorucu bir çalışma temposuna dayanabilmek; ciddi bir düzen, iyi bir plan ve ona uyacak sağlam bir irade ister.
Batılı kaynaklar, ısrarla Abdülhamid Han'ın haşin ve sert bir mizaca sahip olduğunu yazsa da ahlaken asla haşin değildir, hele merhametsiz hiç değildir. Fakirlere yardım etmek, hasta ve çaresizlerin imdadına yetişmek, hayır ve iyilikte bulunmak, müşfik yönünü gösteren özelliklerindendir.
Abdülhamid Han'ın konuşma üslubu gayet sakin ve tane tanedir. Asık suratlı değildir. Güler yüzü ve tatlı dili ile insanların gönlünü rahatlıkla alır. Tebessüm eder ama kahkaha ile gülmekten hoşlanmaz; hatta kahkaha ile güldüğü hiç görülmez. Tabii ve asil bir yürüyüşü vardır. Gayet nazik ve şeffaftır. Her halinde bir farklılık vardır. Çok hassastır. Kalp kırmaktan âzamî derecede sakınır. Zekâsı ve gönül alıcı muamelesi, tüm misafirlerinin gönlünü okşar. Ve bu misafirlerin en çok dikkatini çeken nokta, sultanın sadeliği olur. Giyimi zarif, sade ve temizdir. Yaşına uygun intizamlı giyinmeye çok dikkat eder. Üzerinde rütbe gibi şeyleri taşımaktan hoşlanmaz. Boynunda sadece "Hânedân-ı Âl-i Osmân" nişanını taşır. Kış ve yaz, önü iki sıra düğmeli, ince veya kalın yumuşak kumaşlardan yapılmış uzun palto giyer, sağlığa en müsait olan kumaşları tercih eder. Giyim ve kuşamın önemli olduğunu, zarif olduğu kadar temiz ve itinalı giyinmenin hayatta bir intizam ifade ettiğini söyleyerek, kıyafetteki düzensizliğin fikir dağınıklığından ileri geldiğini belirtir.
Tüm sıkıntılar çözülürken Sultan Abdülhamid Han'ın genel tavrını özetleyen kelime ise ihtiyattır.
Reklam
Avrupa’nın övdüklerinde hep bir arıza çıkıyor.
Midhat Paşa'nın sadâretinin ilan edilmesinin ardından Avrupa gazeteleri yeni sadrazama övgüler düzer. Bu ilginç tavır, Sultan 2. Abdülhamid Han fotoğrafı üzerine çalışan tüm tarihçilerin kullanabileceği önemli bir malzemedir; sarsıcıdır, ilginçtir, politiktir...
İpleri eline alan Sultan 2. Abdülhamid Han, tüm programın üzerini bir kalemde çizip geçer. Bizzat hünkâr tarafından gözden geçirilip düzeltilen Hatt-ı Hümâyun'un en sert ve net mesajı tüm işlerde şeriata uyma gereğidir.
"Abdülhamid Han'ı anlamak" dediğimiz şey o döneme dair alelâde ayrıntıları bilmekten öte onun verdiği mücadelenin özüne vâkıf olmakta saklıdır.
Batılı kaynaklar, ısrarla Abdülhamid Han'ın haşin ve sert bir mizaca sahip olduģunu yazsa da ahlaken asla haşin değildir , hele merhametsiz hiç değildir. Fakirlere yardim etmek, hasta ve çaresizlerin imdadına yetişmek, hayır ve iyilikte bulunmak,müşfik yönünü gösteren özelliklerindendir.İktidarı boyunca fukarayı kollamak adına ekmek fiyatlarının 5 para dahi zamlanmasının her dönemde onune geçilmesi için mücadele verir.
Sayfa 127 - Eşik
47 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.