Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde
Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu
Varıp eşiğine alnımı koydum
Sanki bir yer altı nehr çağlıyordu
Gözlerim yollarda bekler dururum
Nerde kardeşlerim diyordu bir ses
İlk Kıblesi benim ulu Nebi’nin
Unuttu mu bunu acaba herkes
//– Mehmet Akif İnan
“Ben dünya kürresi,
Türkiye karyesi ve Urfa Köyünden,
El-Aziz (Elazığ ) Tımarhanesi (Akıl ve Ruh Sağlığı Hastanesi) sakinlerinden; İsmi önemsiz, cismi değersiz,
Çaresiz ve kimsesiz bir abdi acizin,
Ahir deminde misafiri Azrail’i beklerken,
Başhekimlik üzerinden Hâkimler Hakim’inin
Dergahı Uluhiyetine son arzuhalimdir..!
Ben gam (dertlilik)
unut demek kolay gel bana sor bir de,
unutamıyorum işte unutamıyorum,
bir şey var şuramda beni kahreden,
şuramda tam yüreğimin üstünde,
çakılı duran bir şey var,
elimde değil söküp atamıyorum.
dalıp dalıp gidiyor gözlerim derinlere,
kimi görsem biraz sana benziyor,
seni hatırlatıyor şu bulut, şu gökyüzü,
şu kayalıkları döven deniz,
şu hüzünlü
Nerde o eski bayramlar deyip hayıflananları okuyunca, aklıma geldi;
Acaba bu çocukluğumuzun unutulmaz bayramlarını kim hiç etti? Ne yazık ki biz yaptık! Bu yüzden artık allayıp pullanıp anlatılanacak bayramlar yok artık! Eski bayramları güzel yapan, EMEKTİ! Durmadan yemek yetiştirmeye çalışan, çay koyan, çoluk çocuk demeden herkesle ilgilenen babaannem ve ona yardım eden, harçlık dağıtan dedem!
Onlara gitmem, bunlar gelmesin veya tatile gidip şu angarya işlerden kurtulalım diyen bizler içine ettik bayramların! Şimdi işin yoksa sofra hazırla, sofra kaldır, harçlık dağıt, trafiği ayrı dert, o sevmediğin akrabana gülümse, bi sürü tantana....
Çoçukken güzeldi tabi, armut piş ağzıma düş! Oyun oyna, etrafı dağıt!
Bayramları unutulmaz geçirmemizi sağlayan emekçilerin günü kutlu olsun :)
Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde
Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu
Varıp eşiğine alnımı koydum
Sanki bir yer altı nehr çağlıyordu
Gözlerim yollarda bekler dururum
Nerde kardeşlerim diyordu bir ses
İlk Kıblesi benim ulu Nebi’nin