Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ahmet Hakan Acar

Mekkeliler Allah'ı biliyor, O'na inanıyorlardı. Hatta, inanmakla yetinmiyor, O'nun için kurban kesiyorlardı. İslam öncesi Mekkelilerin 'Vallahi' diyerek, Allah adına yemin etmeleri, Mekke'nin inanç sistemi içerisinde gayet tabii olan bir hadiseydi. Fakat atalarından tevarüs ettikleri inançlarıyla bu şekilde Allah'ı tanıyan Mekkeliler bazı insan veya ideolojileri, sistemleri, düşünceleri heykeller şeklinde putlaştırarak, yani ilahlaştırarak, onlarda güç ve kudret olduğuna inanarak, yaşam ilhamlarını onlardan alarak, bu pratiklerinde, icabında Allah'ı terk ediyor veya hiç olmazsa, ilahlaştırdıkları ve bu ilahları heykeller şeklinde somutlaştırdıkları sistem ve ideolojileri ve bu ideolojilerin, bu ilkelerin, bu ilkelerin kurucuları olan bazı insanları Allah'a ve O'nun çeşitli sıfatlarıyla izah eden gücüne ortak ediyorlardı ki Şirk budur.
Sayfa 94 - Beyan YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kendisini davasına adamış olan Allah'ın bu son peygamberi, dava liderliğinin, dava mücadelesinin, mücadelede gerekli olan sabrın ve fedakarlığın en güzel misalini verecektir. Ve bu misal olmada, sahabesine o derecede etkili olacaktır ki, daha üçüncü halifesinin zamanında, onun kanunları, yani İslam ahkamı, üç kıtada uygulanır hale gelecektir.
Sayfa 91 - Beyan YayınlarıKitabı okudu
İnsan haklarının en çok ihlal edildiği ülkeler, diktatörlerinin heykelleriyle bir yerlere varacaklarını sanan ülkelerdir. Aslında o heykelleri yapanlar da, bununla halka bir fayda gelmeyeceğini çok iyi biliyorlar. Çünkü onların maksat ve gayeleri, halkın refah ve mutluluğu değil, kendi çıkarlarını sağlayan Efendilerinin iktidarlarının devamını sağlamaktır.
Sayfa 43 - Beyan YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
O halde put nedir? Pt, insalara zorla kabul ettirilmek istenen ideolojilerin, dimağlardan silinmemesi, devamlı olarak onunla karşı karşıya kalınması ve bu ideolojilere sahiplenen imtiyazlı grubun, bu putlar vasıtasıyla elde ettikleri menfaatlerin, makamların kaybolmaması içindir.
Sayfa 40 - Beyan YayınlarıKitabı okudu
Mekke şehir devletinin bu komşu devletlerinden büyük olanları vardı; küçük olanları vardı... Bunların en büyükleri İran ve Bizans imparatorluklarıydı. Bu iki devlet devamlı savaş halinde olup, birbirleriyle rekabet ediyorlardı. Bu rekabetin temelinde sömürü vardı. Her ikisi de sömürgelerini genişletme çabasındaydılar. Ve bu çabalarının altında; binlerce, belki milyonlarca insan eziliyordu. O zamanın süper güçleriydi bunlar... Bunun içindir ki, Hz. Muhammed (s.a.s) İslam'ı tebliğ etmeye başlayınca, muhataplarına şöyle seslenecektir. 'La ilahe illallah, Muhammedun Resulullah' deyin, Bizans ve İran'ın sarayları yıkılacaktır.'
Sayfa 37 - Beyan YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Cahiliye devrinde kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmesi hadisesi Bazen çocuk 5-6 yaşlarına geldiğinde babası ya da annesi onu gezdirmeye götürüyormuş gibi yapar ve onu Mekke dışına çıkararak, kazdığı bir çukura gömer, sonra da evine dönerdi. Bazen de anne doğum yapacağı zaman, daha önce hazırlatılmış bir çukurun yanına gider, orada doğumunu yapardı. Şayet doğan çocuk kız ise, onu hemen o hazır çukura gömer, sonradan evine dönerdi. Doğan çocuk erkek ise, onu alıp eve getirirdi.
Sayfa 29 - Beyan YayınlarıKitabı okudu
Allah (c.c) dileseydi, onlara o ağacın meyvesini de helal kılardı. Fakat yüce Yaratıcı, bir meyveyle dahi olsa, kullarını imtihan ediyor: Acaba kendilerine helal kıldığım binlerce nimete rağmen, kulum benim rızamı unutur da, yasakladığım tek ağaçtan yer mi? İnsan, neden binlerce nimete kanaat etmiyor da, Allah'ın yasakladığı meyveye yanaşıyor? Şayet Allah, istisna ettiği bu ağacı da yasaklamasaydı, belki Adem ve Havva, o ağaca -diğerlerinden sıra bulup- hiç yanaşmayacaktı bile... İşte, meselenin düğüm noktası budur: İlla da haramdan yeme arzusu. Daha doğrusu, haram yiyerek, ebedileşme ihtirası
Sayfa 22 - Beyan YayınlarıKitabı okudu
Dışarıdaki hayvanlar, bir domuzların yüzlerine, bir insanların yüzlerine bakıyor; ama onları birbirinden ayırt edemiyorlardır.
Sayfa 152 - CanKitabı okudu
BÜTÜN HAYVANLAR EŞİTTİR AMA BAZI HAYVANLAR ÖBÜRLERİNDEN DAHA EŞİTTİR
Sayfa 141 - CanKitabı okudu
İlk şaşkınlıkları geçer geçmez, köpeklerden korkmalarına, uzun yıllardır ne olursa olsun hiçbir şeyden yakınmama, hiçbir şeyi eleştirmeme alışkanlığını edinmiş olmalarına karşın, domuzlara karşı seslerini yükseltmek üzereydiler ki, koyunlar birden işaret almışçasına hep bir ağızdan melemeye başladılar: "Dört ayak iyi, iki ayak daha iyi! Dört ayak iyi, iki ayak daha iyi! Dört ayak iyi, iki ayak daha iyi! (*Koyunlar, medyadır !)
Sayfa 141 - CanKitabı okudu
Reklam
Hiçbir hayvan, hiçbir hayvanın 'efendi'si değildi. Bütün hayvanlar eşitti.
Sayfa 139 - CanKitabı okudu
Örneğin, domuzlar her gün sabahtan akşama kadar 'fişler', 'raporlar', 'tutanaklar', 'dosyalar' gibi kimsenin akıl sır erdiremediği işlere kafa patlatmak zorundaydılar. Bunlar, sık yazılarla doldurulan, doldurulduktan sonra ocağa atılıp yakılan çarşaf çarşaf kağıtları.
Sayfa 138 - CanKitabı okudu
Kendisinin gözünde canlandırdığı gelecekte, hayvanların açlık ve kırbaçtan kurtuldukları, herkesin eşit olduğu, herkesin kendi gücüne göre çalıştığı ve Koca Reis'in konuştuğu gece yolunu şaşırmış ördek yavrularına kucak açtığı gibi güçlülerin zayıfları koruduğu bir toplum vardı. Oysa, nedendir bilinmez, kimsenin düşüncesini açıklamaya cesaret edemediği, her yerde azgın, yabanıl köpeklerin hırlayarak kol gezdiği, yoldaşlarının korkunç suçları itiraf ettirildikten sonra paramparça edilişini seyretmek zorunda kaldıkları bir toplum çıkmıştı ortaya.
Sayfa 101 - CanKitabı okudu
"Bana sorarsanız, tek çıkar yol, daha sıkı çalışmak. Ben kendi payıma, bundan böyle sabahları bir daat daha erken kalkacağım." Olanca hantallığıyla tırısa kalkıp taşocağının yolunu tuttu. Oraya vardığında, arabayla iki posta taş taşıdı yel değirmenine, sonra da gidip yattı.
Sayfa 100 - CanKitabı okudu
Yahudi Emanuelle Carasso (Karasu) birkaç yıl önce Selanik'te -İtalyan masonlarıyla işbirliği içinde- Makedonya Risorta Locasını kurdu. Ve Türkiye'deki genç subayları ve sivilleri masonluğa üye olmaları yönünde ikna etti. Amacı Türkiye'deki yeni durumlar üzerinde Yahudi nüfuzunu dayatmaktır.
Sayfa 47 - Küresel KitapKitabı okudu
Yahudi Gazeteci Sami Kohen, Adnan Menderes'in asılma sebepleri üzerine İngiliz gazetesi Gwen Chronicle'da şunları yazdı: "Menderes'i darağacına götüren direk sebep, İslam alemine yakınlaşma ve İsrail'le ilişkilerini aşamalı olarak soğutup yabancılaştırma yönündeki kararlı siyasetiydi."
Sayfa 43 - Küresel KitapKitabı okudu
Reklam
Zira Selanik, bahsettiğimiz gibi, yüz kırk bine ulaşan toplam nüfusunun yüz binini Yahudiler'in oluşturduğu bir Yahudi şehridir. *İngiltere Büyükelçisi Lawther'in raporu
Sayfa 37 - Küresel KitapKitabı okudu
On dört yüzyıldan beri Müslümanlar'ın sığındığı İslam bayrağı parçalandı. Ve insanlar, karanlık ve yağmurlu bir gecede yolunu kaybeden koyunlar gibi, farklı yollara dağıldı. Ve kurtlar bu dağılmış insan topluluklarını dişlemeye başladı. Herkes istediğini, istediği gibi öldürmek için silahını çeker ve kılıcını kanından çıkarır oldu.
Sayfa 37 - Küresel KitapKitabı okudu
Lozan müzakerelerinde Atatürk'ün temsilcisinin İsmet İnönü ve HAHAM Hayim Nahum olduğunu bilmeniz yeterlidir.
Sayfa 35 - Küresel KitapKitabı okudu
Allah bu ümmeti, düşmanlarının, -her taraftan gelseler de- üzerine musallat olmasından korudu; ancak bu milletin felaketini, 'Müslüman' ünvanını ve Müslümanlığın alametlerini taşıyan kendi evlatlarının elinden kıldı.
Sayfa 31 - Küresel KitapKitabı okudu
Mutlu oldun mu, Adam? Mutlu olmak dedikleri ne? Kim bilir? Mutluluk zaman gibidir; hareketsizdir ve insanlar gelip geçerler. Gelip geçerler. Gelip geçerler. Yıldızlarla dolu bir gece istiyordum, Adam. Irmakta yansıyan ayın gümüş tepsisinde uyumak.
Sayfa 271 - Can YayınlarıKitabı okudu
''Havacı olmayı da istemiyor musun?'' ''Hayır. Ve bu korkunç. Çünkü Realengo Askeri Okulu için gereken mektupları şimdiden hazırlıyorlar. Ama uçmak istemiyorum. Hiçbir zaman istemedim. Yalnızca düşlerimde.''
Sayfa 260 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Demek Maurice hayatımdan çıkıp gitmişti. Tıpkı Adam'ın yolunu izlemişti. Bir düşte gelmiş, başka bir düşte gitmişti. Neden hayatta her şeyin çekip gitmesi gerekiyordu? Yalnızca, Zezé, doğmak, yola çıkmak olduğundan. İlk dakikadan yola çıkmak. Soluk almaya başladığın andan. Ve hayatın katı gerçeğiyle savaşamazsın.
Sayfa 255 - Can YayınlarıKitabı okudu
Küçüğüm, hayat böyledir. İnsanlar hep çekip giderler. Yürek unuttuğundan ve pişmanlıklar öldüğünden değil. Birtakım şeyler, sevecenliğimizde kalmayı sürdürür hep. Ama insanlar gerektiği anda gitmek zorundadırlar.
Sayfa 254 - Can YayınlarıKitabı okudu
Benim istediğim, hiçbir şey düşünmeden, bir bağlantıya girmeden gitmekti, gitmek. Hayat kişinin hiç durmadığı, birbirini izleyen bir trenler, yollar, gemiler dizisiymiş gibi. Derdimi anlatamıyordum. Gitgide daha uzağa gitme isteği. Ama kişinin hiç dönmeyeceği bir uzaklığa. Hep ilerlemek... Ve hayat geçti. Öyle çabuk geçti ki onu duymuyordum bile.
Sayfa 249 - Can YayınlarıKitabı okudu
Uyku o gece bende Tarzan olma umudu bırakmıyordu hiç. Duvarlar, maun ağaçları, o gece huzur içinde uyuyacaklardı; üzerinde egemen olduğum dünya belirsizlikle, sonsuzluğun eşiğinde yitiyordu.
Sayfa 212 - Can YayınlarıKitabı okudu
Başka bir hayatta düğme olarak doğmak istiyorum. Ne düğmesi olursa. Külot düğmesi bile. İnsan olmaktan ve bir zavallı gibi acı çekmekten iyidir.
Sayfa 173 - Can YayınlarıKitabı okudu