sanmıştık ki ikimiz yeryüzünde ancak birbirimiz için varız
ikimiz sanmıştık ki tek kişilik bir yalnızlığa bile rahatça sığarız
hiç yanılmamışız her an düşüp düşüp kristal bir bardak gibi
tuz parça kırılsak da hala içimizde o yanardağ ağzı
hala kıpkızıl gülümseyen sanki ateşten bir tebessüm zehir zemberek aşkımız.
kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin.
su olsan kimse içmez,
yol olsan kimse geçmez,
elin adamı ne anlar senden!
...
çın çın ötüyor yüreğimin kökünde
şu dünyanın ıssızlığı
Tanrı kimsenin başına vermesin
böyle bir yalnızlığı!
"bana ne Paris'ten
Newyork'tan Londra'dan
Moskova'dan Pekin'den
senin yanında
bütün türedi uygarlıklar umurumda mı?
sen bir uygarlık oldun bir ömür boyu
geceme gündüzüme,
gözlerin
Lale Devrinden bir pencere
ellerin
Baki'den Nefi'den Şeyh Galib'den
kucağıma dökülen altın leylak."
"Karanlık denizlerin dibinde,
Birtakım incilerin olduğunu
Birtakım incilere ve hatıralara
Neden bağlı olduğumuzu unutma.
Duy beni ve dinle!
Denizler boğuşuyor içimde.
Unutma diyorum ama sen anla,
Anlat bizim de yaşamak istediğimizi onlara..."