Bir Macar Edebiyatı ile geldim bu kez.İkinci Dünya Savaşın' da yaşananları okurken yazarın kalemine okuruyla arasına koyduğu o duvarı hissetmemek imkansızdı.Nasıl mı?
Savaşın anlamını hepimiz iyi biliyoruz; adı yoksulluktur,açlıktır,ölümdür,kıtlıktır,tecavüzdür.Evrende ne kadar kötülük varsa hepsinin bir araya gelmiş halidir. Bu satırları
Yıllar önce okumak için aldığım fakat çok sevdiğim bir arkadaşıma benden önce okuması için hediye ettiğim bir kitaptı. Oyuncu ve Senarist Ercan Kesal tahmin ettiğim gibi duygu yüklü Anadolu anılarını bir doktor olarak çok güzel kaleme almış.
Kitapta akış alışılmışın dışında zamana göre değil de konu başlıklarına göre flashback ler şeklinde
Bu kitap Olimpos Kahramanları serisi içerisinde okuduğum en iyi kitap olabilir. İlk 2 kitapta kahramanlarımız birbirinden ayrı maceralar yaşıyordu. 3. Kitaptaysa karakterlerin birbirine ne kadar yabancı olduğunu hissediyorsunuz. Ancak bu kitapta tüm karakterlerin ayrı ayrı ilişkilerinin nasıl geliştiğini, hem bireysel hem de takım olarak nasıl güçlenip birbirleriyle yakınlaştıklarını görüyoruz.
Ayrıca Percy ve Annabeth bölümlerinin çokluğu da kitabı ayrı bi sevmeme neden oldu.
—SPOİLER—
Percy ve Annabeth’in Tartarus’ta geçen bölümleri gerçekten çok gericiydi. Her bi satırda acıyı ve zorluğu tüm vücudumda hissettim (final haftamda oluşum da bunu kolaylaştırdı diyebilirim).
Gerçekten ikisinin ilişkisi beni çok büyülüyor. Tartarus’ta binbir zorluğa katlandıkları, birbirlerine dayandıkları sahneleri okumak çok etkileyiciydi. Ayrıca bu kitabın asıl kahramanı kesinlikle Bob’dur, aksi söylenemez.
——
Finallerime çalışırken beni molalarımda kısa süreliğine de olsa farklı bir diyara götürdüğü için (bu diyar Tartarus da olsa) Rick Riordan’a teşekkürlerimi sunuyorum.
Hades'in EviRick Riordan · Doğan Egmont · 20182,003 okunma
Merhabalar
"Belki de hayatın sizin için kurduğu o plana sizden habersiz bağlı kalan bir parçanız hep oradadır ve siz ne kadar yok olduğunu düşünürseniz düşünün o hep vardır ve sizi ilerletir."
İlem, Figen, Jülide kimlikleri ile yaşayan genç kadın hayatını kabusa çeviren canını almaya çalışırken hafızasını alan adamı hatırladığı gece
Keşke daha önce okusaydım, keşke hiç bitmese, keşke böyle bitmeseydi...diye diye okuduğum kitaplardan biri oldu Agota Kristof 'un bu üçlemesi. Özellikle ilk kitaba hayran kaldım. Çocuk diliyle müthiş bir anlatımı başarmış yazar. Sade ve kısa cümlelerle savaşın yarattığı yıkımı, yalnızlığı, acıyı, yaşanamamış yarım kalmış hayatları ve bunlarla başa çıkmak için umuda sarılarak bir arayışın öyküsünü anlatmayı başarmış. Her ne kadar mutlu bir son vaad etmese de bu arayış, son sayfaya kadar kendini merakla okutturuyor.
Yazarın çocukluk yıllarına denk gelen 2. Dünya Savaşı, ülkesindeki karşı devrim, sonrasında sürgünde geçen hayat öyküsünden, ülkesine ve insanlarına duyduğu sevgiden izler taşıyan bu romanı okumak/okutturmak için geç kalmayın lütfen!