II-Bir ada arıyorum
Bir ada arıyorum. Sen ben kavgasından uzak. İnce hesaplardan. Bir ada ki, ona gelen unutsa adını, mesleğini, bencil ihtiraslarını. Soyunsa kinlerinden, hasetlerinden bir bir. Yeterince yer olduğundan kelli güneşin altında, denizde ve kıyıda, kimsenin gözü olmasa başkasının yerinde. Uzanıp düşünmemek, sadece yaşamak tadı ile yetinip bıraksa kendini kendine. Ayak oyunlarına sapmadan. Dedikodu yapmadan. Bıraksa kendini hafif rüzgâra, deniz minaresi gibi kozmik bir ezeli şarkıyı ta içinde duyarak.
Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
Güzel miydi? Evet güzel olmasına güzeldi ama bu o kadar önemsiz bir ayrıntıydı ki benim için. Başına bir şey gelse, yüzü değişse, hatta çirkinleşse bile ona olan duygularım değişmezdi. Güzellikten çok daha farklı bir şeydi beni ona vurgun kılan. Anlatılmaz, dile söze gelmez bir şey ; bir hava , bir tavır, sesindeki ince bir kırılma, dudaklarının kıyısındaki hafif bir gölgelenme, gülerken çenesinde oluşan küçük çukur…
Reklam
Sanki ne kadar ciddi ve ağır olursa olsun konuştuğumuz her şey önemsizdi; onun yüzüne bakmak ve sesini duymak için yaşadığımı hissediyordum.
“Hayatının içindeyim, Ada.” “Çünkü hayatın benim.” “Sana ait bir malmışım gibi davranmayı kes.” “Mal, doğru bir terim değil. Ama sen öylesin Ada. Senin ruhun, bedenin, o küçük kafanın içindeki şeytanların, elmas gibi göz yuvalarına konuşlanmış yeşil gözlerin… Fark etmez. Bana aitsin. İçini rahatlatacaksa şunu da bil, ben de sana ait olabilirim. Sadece kabullenmen gerekiyor.”
Sayfa 186Kitabı okudu
Biz insanlar, sınırlarımızı bilmeden kendi aklımızı beğeniyoruz, öğrenmiyoruz, akıllanmıyoruz. Her şeyi anladığımız zamanda genellikle iş işden geçmiş oluyor.
Biz insanlar evren hakkında düşünürüz, yargılara varırız ama evrenin bizim hakkımızda ne düşündüğünü hiç merak etmeyiz.
Reklam
“Her yerde kötülük çok kuvvetli ve zor yeniliyor. İyilik daha zayıf kalıyor.”
Ada, ayışığı altında, bahar akşamının sessizliği içindeydi. Yine ıpıssız kalmıştı."
Sayfa 114 - Can ÇocukKitabı okudu
İnsanların onca zarar verdiği doğa kendini topluyor, ağacıyla, bitkisiyle, kuşuyla, börtü böceğiyle yine şakımaya hazırlanıyordu.
Oyunun kurallarını anlamıştık artık; biri geliyor, öteki gidiyordu ama hiçbir şey değişmiyordu. Oyun hep aynıydı.
Reklam
Öfke ve isyan dolu bir çığlıktı bu; dünyanın bütün haksızlıklarına, bütün zulümlerine karşı atılmış müthiş bir çığlık.
Yine de insana en az sıkıcı gelen kurallar, kendi koyduğu kurallardır.
Qorxma, sevincim də, kədərim də çıxmayıb konstitusiyanın sərhədlərindən.
İldırım çaxır, işıqlanır bir anlıq bütün dünya muzeylərindəki batalya səhnələri. Mənasız olur özgə dilində oxunan duaların ümidi, minarələrin hündürlüyü, konstitusiyanın beş-on maddəsi
Bu gün buludlar sinədə qalmış söz kimi, və o söz rəngindədir bu gün hər yan. Cavabsız ölmüş sualların qəbristanlığıdır başqa insan...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.