"Adem'in cennetteki görevlerinden biri dili icat etmekti, her bir yaratığa ve nesneye adını vermekti. O masumiyet döneminde, dili doğruca dünyanın özüne gitmişti. Onun sözcükleri gördüğü nesnelere eklenmekle kalmamış, özlerini ortaya koymuş, sözcüğün tam anlamıyla onlara hayat vermiştir. Bir nesne ve adı birbiriyle yer değiştirebiliyordu. Cennetten kovuluştan sonra ise bu artık geçerli olmadı. Adlar nesnelerden koptu; sözcükler bir dizi keyfi işarete dönüştü, dil Tanrı'dan koparılmıştı. Bu nedenle cennetin öyküsü yalnızca insanın kovuluşunu anlatmakla kalmaz, dilin kovuluşunu da nakleder. "