Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Affınıza sığınıyorum burayı boşlamış olabilirim..
Merhabalar... Mecraya yeni geldim ve arşivimi oluşturmakla meşgulüm, okuduğum kitaplar ona buna gitse de onlardan bir parça burada benimle kalsın istiyorum ve uygulamanın amacının da bu olduğunu düşünüyorum. Yine de beni takip eden arkadaşlar sürekli akışınızı meşgul ettiğim için affınıza sığınıyorum:))
Reklam
·
Puan vermedi
Spoiler vermeden bir şeyler karalamaya çalıştım. Eksik, kusurlu yanları için affınıza sığınıyorum. Martın Eden’ın hikayesi sokakta dayak yemiş bir çocuğu kurtarmakla başlar. Çocuk onu yemeğe davet eder ve orda çocuğun ablası Ruthu görür ve aşık olur. Martın yoksul, eğitimsiz, denizcilikle uğraşan bir gençtir. Ruth ise burjuva sınıfına ait eğitim görmüş üniversite okumuş bir kızdır. Martın onun seviyesine gelmek ona layık olabilmek için kendi içinde bir savaş başlatır. Kendini okumaya araştırmaya ve durmadan öğrenmeye verir ve kısa bir süre içinde istediği konuma gelir gelmekle de kalmaz yavaş yavaş yazmaya başlar. Yazdıklarını yayınlamak ister. Postayla yayınevlerine gönderir ancak tüm yayınevlerinden ret cevabını alır. Bu süreçte tüm yakın çevresi onu bu hedeflerinden vaz geçirmeye çalışırlar ancak başarılı olamadıklarında ondan uzaklaşırlar. Kimsesi kalmaz. Asla pes etmez inancını yitirmez. Kendinden emin bir şekilde devam eder. Uzunca bir süre geri iade postalarının ardından artık şeytanın bacağını kırıp başarılı bir yazar olmuştur. Bu sayede kaybettiği herkes her şey geri gelir ve tekrardan onlara sahip olur. Fakat istediği bu değildir. İnsanların en başında yazma sürecine başladığında değilde şimdi yanlarında oluşunu kaldıramaz. İkiyüzlü oluşlarını Martın Eden şöhreti, malı, mülkü için yakınlaştıkları anlar. Çünkü Martın yine aynı Martın. Yazmaya başladığında yazdıklarını yayınlamaya başladığında hepsinde aynıydı. Herkesin hayatında en az bir kere okumasını tavsiye ettiğim bir güzellik. 10/10
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202391,3bin okunma
90 syf.
7/10 puan verdi
"Bakın herkes yazamaz,. Yani yazmaması gerekir."
Bluma, Emily Dickinson’ın Şiirler’inin eski bir baskısını okurken arabanın altında kalarak ölür... Kitap Bluma adlı karakterimizin trajik ölümü ile başlıyor ve bir çoğumuz gibi kitap aşığı olan birini anlatıyor. Ve daha sonra meslektaşına gönderdiği bir zarfta çıkan kitap ve not ile birlikte hikaye başlar. Kitabı alan karakterimiz bunu oldukça merak eder ve iz sürmeye başlar. Ve o noktadan sonra yazar, okuyucuları ; kitaplara, aşka, okumaya, tutkulara ve düşünmeye dair düşündürücü , bazı zamanlarda da korkutucu bir yolculuğa çıkarır. Biliyorsunuz öyle çok çok uzun ve güzel inceleme yapamıyorum ben bazı arkadaşlarımız gibi ve spoiler vermemek için de çok dikkatli olmaya çalışıyorum. Bu yüzden de affınıza sığınıyorum. Okuması bana kolay ve keyifli geldi. Zaten kısa ve gayet anlaşılır dille yazılmış bir kitap bana göre. Ben sevdim dilerim siz de seversiniz. Bol kitapla kalın , mutlu kalın dostlar (:
Kâğıt Ev
Kâğıt EvCarlos María Domínguez · Jaguar Kitap · 202012,2bin okunma
Yalan dünya hayatı
Müslümanım diyor.. Aklım almıyor. 5 vakit namaz kılıyor.. Beden algılamıyor... Efendiler İslam 5 vakit namazdan ibaret değildir. Bireysellikten çıkalım. İslamı sadece 5 vakit namaza veya Ramazan orucuna bağlayanlara diyorum. İslam bunları emreder lakin İslam sadece bunlar değildir. Sadaka ayrı iken, yalan beyan ayrı iken, insanları kandırmak ayrı iken, kendini kandırmak ayrı iken... Çoğaltabilirsiniz. Kendimizi kandırmayalım, kendimizi aldatmayalım. Kalp kırmanın bile hesabınının sorulacağı bir ahiret gününe iman edenlerin İslam'ı 5 vakit namaza yada oruca indirgemesi ahmaklıktan başka bir şey değildir. Resulullah (asm) beni bu ayet ihtiyarlatı dediği ve rivayetlere göre saçlarına ak düştüğü ayet.. "Senin yanında hak yola dönenlerle birlikte, sana buyurulduğu gibi dosdoğru ol! Siz de azıp sapmayın. Allah, yaptıklarınızı çok iyi görmektedir. ( Hûd, 112)" İslamın esaslarını öğrenmeden ve öğretmeden yaşamak doğru gelmiyor bana. Affınıza sığınıyorum.
Reklam
:D. :D
"Demek sana da bulaştı?" dedim heyecanlanarak. "Affınıza sığınıyorum efendim, ne bulaştı?" diye sordu Hindi. Saygısını muhafaza ederek paravanın arkasındaki o küçücük boşluğa sığışmaya çalışınca Bartleby'nin üstüne doğru yaslanmak zorunda kaldım. "Ne bulaştı efendim?" Bartleby, mahremiyetinin ihlal edilmesinden gücenmişe benziyordu ve "Burada yalnız kalmayı tercih ederim," dedi. "İşte bu kelime bulaştı Hindi," dedim, “işte bu kelime!" "Ne, tercih mi? Evet, ilginç bir kelime. Şahsen ben kullanmam. Ama efendim, diyorum ki, şu dediğimi bir tercih etse..." "Hindi," diye sözünü kestim, "lütfen çıkar mısın artık?" "Ne, tabii efendim, madem çıkmamı tercih ediyorsunuz."...
Bu beylik laftan dolayı affınıza sığınıyorum ama bazı şeyler yaşanmadan gerçek anlamda anlaşılamıyor bence...
200 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.