Boğuluyorum, geberiyorum; o, o, hamurun yoğurucusu, ruhumu bir bohça gibi ağız ağıza güvelerle doldurdu. Her biri bir (niçin) in, bir (nasıl) ın, bir (neden) in güveleri!.. Vehimlerin sabit fikirlerin, kovulma düşüncelerin çiyan kuyusunda didikleniyorum da yine ondan ayrılamıyorum; ayrılmak da ne demek, ona bir kat daha bağlanıyorum!..