Aklı, ilmi ve ibâdeti bir ve aynı kabul eden bir medeniyet, günde yirmi dört saat çalışan mensupları sayesinde var oldu, bundan sonra da ancak ve ancak bu şekilde var-olacak... Sözlük anlamında "yoksun olmak, bozulmak, durmak, ihmal etmek kesilmek, hasara uğramak, felç olmak" gibi pek çok olumsuz mana bulunan tatil kavramı, hiç şüphesiz ne ilim, ne akıl, ne de ibâdet için geçerli olur; aklını tatile gönderen bir medeniyet sürekliliğini muhafaza edemez. Kısaca, akılda/akletmede tatil olmaz; ibâdet tatil kaldırmaz; ilim tatile çıkmaz.
Ya çıkarsa? Bu sorunun yanıtı için uzun söze ne hacet, mevcut durumumuza bakmak yeterlidir: Aklını, ilmini ve ibâdetini tatil eden, siyâdetini ve saâdetini de tatil etmek zorunda kalır.
Zira hiper-modernite çağında hakikat ve doğru diye bir şey yoktur; sadece tercihler vardır. Daha iyi ya da daha kötü diye bir şey yoktur; sadece farklılık(lar) vardır. Her şey bir tercih, seçme hürriyeti, farklı tarzlar ve yaşam biçimleri olarak meşrulaştırılabilir. Çağın mottosu "carpe diem"dir: Gününü gün et, anın tadını çıkar! İyimser bir yorum yaparak Romalı şair Horatius'un bu ifadeyle İbn Arabî'nin "ânın evladı" (ibnü'l-vakt) olmak mânâsına yakın bir şeyi kast ettiğini düşünebiliriz. Fakat modernitenin anı, kadim zamanların anından farklıdır. An, artık sonsuzluktan bu dünyaya uzatılmış bir buket değil, kendi başına sonsuzmuş gibi zevk alınması salık verilen seküler bir zaman dilimidir.
Bence Müslüman olmasaydım hiçbir şey olmazdım. Başka yol yok. Işime yarayacak boşluklar bulabileceğim çok fazla yol var. Bir boşluk veya zayıflık görürsem, onu istismar ederim. Dürüst olmak gerekirse, Islam olmasaydı hala kadın pazarlıyor olabilirdim. O zamanlar tanıdığım kadın pazarlayan adamların yarısı, kendilerini Hristiyan olarak görüyor ve elmaslarla süslü haçlar takıyorlardı. Yemekten önce dua bile ederlerdi. Ancak Islam'da bu tür boşluklar yok. İslam'a göre yaşarsanız, cahiliye ile el ele bir hayat yaşayamazsınız. Cahili ahlaksızlıkları bırakmak zorundasnız. İkisi bir arada olmaz.
Zaman, sonsuzluktan bir katre olduğu için zamanı boşa harcayanlar, sonsuzluğu incitirler. Sonsuz ve aşkın olanı incitenler ise ancak kendilerini hüsrana uğratırlar.