Ah Frida... Çektiği onca acıya, aldığı onca yaraya rağmen umudunu kaybetmeyen kadın. Cesur, güçlü, içinde yaşadığı fırtınalardan beslenen, aşk için gurur kavramına farklı değer katan ve en önemlisi de kendini acıyla yoğuran, aslında kendimize dert edindiğimiz çok büyük problemlerin bile hayatın tek bir anını kaçırmaya değmediğini yüzümüze çarpan alışılmışın dışında bir karakter. Kararan hayatına rağmen renklerden vazgeçmeyen, hayatında hiç siyaha yer vermeyen, ruhunun rengini hiç soldurmayan kadın. Çok fazla bilgiye sahip değildim ona dair, fakat bu kitabı okuduğumda bildiklerimin iç yüzünü öğrendim. Hayatı, ailesi, acıları, aşkları, Diego'su... Yaşadığı ağır kazadan çok yaralar almış ve onun tüm yaşantısını etkilemiş ama her şeye rağmen tutunmuş hayata. Ruhundaki çiçekler hep renkli kalmış, hiç solmamış. Kimle tanışırsa tanışsın, kimle bir şeyler yaşarsa yaşasın Diego hep özel kalmış. Ve gerçek hayata dair kitapları severim çünkü yaşanmışlıklarla doludur, Frida'nın hayatına dair bir şeyleri merak ederseniz alın okuyun derim. Özellikle kitabın arkasında ona dair fotoğrafların, yapmış olduğu resimlerin bulunmasını da ayrı sevdim. Herkese tavsiye ederim. Keyifli okumalar dilerim şimdiden.
Öylesine denk gelip aldığım bir kitaptı. Sonra duvarımda resmi yer aldı sonrasında albüm kapağımda sonrasında aşka düşkünlüğüyle aklımda. Ben bir Frida olamam sanırım. Bu kadar sadakatsiz bir adama katlanamaz ve asla da sevdiğine inanmazdım. Filmini izleyebilirsiniz o da güzeldi, o yüzdendir ki beklentim epey yuksekti. Ama bu sosyal medyada paylaşılan, o insanin içine işleyen sözlerini kitapta göremedim. Örneğin aşağıdaki cok beğendiğim insanın haykırmak isteyip de ne de güzel dile getirmiş diyeceği mektup.
Senden niye vaz geçtim Diego!
Kötü günümde yanımda olmadığın zaman vazgeçtim.
Canın sıkıldığında benimle paylaşmadığını, kırılacak veya tedirgin olacak olsam bile düşüncelerini açıkça söylemediğini anladığım zaman vazgeçtim.
Bana yalan söylediğini anladığım zaman vazgeçtim.
Gözlerime baktığında kalbinle bakmadığını ve bana hala söylemediğin şeyler olduğunu hissettiğimde vazgeçtim.
Her sabah benimle uyanmak istemediğini, geleceğimizin hiçbir yere gitmediğini anladığım zaman vazgeçtim.
Düşüncelerime ve değerlerime değer vermediğin için vazgeçtim.
ağrılarımı dindirecek sıcak sevgiyi bana vermediğinde vazgeçtim.
sadece kendi mutluluğunu ve geleceğini düşünerek beni hiçe saydığın için vazgeçtim.
tablolarımda artık kendimi mutlu çizemediğim ve tek neden “sen” olduğun için vazgeçtim.
bencil olduğun için vazgeçtim.
bunlardan sadece bir tanesi senden vazgeçmem için yeterli değildi, çünkü sevgim yüceydi.
ama hepsini düşündüğümde senin benden çoktan vazgeçtiğini anladım.
bu yüzden ben de senden vazgeçtim.
frida kahlo
Seni kendi derimden daha çok seviyorum ve sen beni aynı şekilde sevmiyor olsan bile, beni yine de seviyorsun, değil mi? Ve eğer sevmiyorsan da, her zaman seviyor olduğunun umudunu taşıyacağım ve bununla tatmin olacağım
Ah tahta bacaklı Fridam! Hayatın boyunca çektiğin bedensel acılarının yanında, defalarca aldatılmak ve buna rağmen yaşama sevincini kaybetmeden hayata resim yaparak tutunmaya çalışman birçok insana ilham verecek cinsten. Çekilen acılar çoğu zaman yazarları, düşünürleri ve ressamları daha fazla üretmeye iter. Frida Hiçbir kalıba dahil olmadan kendi bildiği gibi çizer ve yaşar. Ressamlik dışında aktif olarak siyasetle ilgilenmesi, yaptığı seyehatlerde dönemin bir çok ünlüsüyle tanışması o dönem için çok güçlü, kararlı bir kadın portresi çizmiş. Frida ve Diego' nun hem aşık olması hem de sürekli birbirlerini aldatmalarına da pek anlam veremedim. Frida her ne kadar takmamaya çalışsa da psikolojik olarak çok sarsılmış. Bolşevik'in mimarlarından Trocki ile aşk yaşamış olması bana vay beeee dedirtmişti. Fil ve güvercinin aşkı, evlilikleri aynı anda acı,tatlı,tuzlu tüm tatları beraberinde tattırmış fridaya. Diegoya aşkı saplantı derecesinde bence çünkü kız kardeşiyle diegonun dahi ilişkilerini görmezden gelerek ayrılmıyor kocasından. Yer yer kızıp yer yer acımış, üzülmüş olsam da güçlü bir kadının yeryüzünde bir zamanlar yaşamış ve hala sanatla, sinemayla adından söz ettiriyor olması hemcinsime hayranlığımı arttırdı. Kitabı kesinlikle tavsiye ederim. Sanata ve tarihe meraklı insanların okuması gerek, tabi okuduktan sonra filmini de izlemeyi unutmayın :)
Meksikalı ressam Frida Kahlo'nun sıradışı yaşamını kaleme alan gazetesi yazar Raunda Jamis, ressamın yaşamını biçimlendiren önemli olayları anlatırken dönem Meksikası'nın kültürel ve politik değişimlerine de ışık tutuyor. Yaşamı boyunca bedensel acılarla ve hastalıklarla savaşan Frida, resim sanatındaki başarısının yanısıra fırtınalı aşk yaşamıyla da tanılıyor. Kitapta sanatçının ailesi çocukluğundan itibaren yaşadılşarı ünlü Meksikalı ressam Diego Rivera'yla olan evliliği ve dilden dile dolaşan ilişkileri anlatılıyor. Bu aşk hikayesinde Komünist lider Leon Trotsky'den, fotografçı Nickolas Muray'e, aktris Maira Felix'den, Dolores Del Rio'ya kadar birçok isim var.
Ah Frida... Çektiği onca acıya, aldığı onca yaraya rağmen umudunu kaybetmeyen kadın. Kararan hayatına rağmen renklerden vazgeçmeyen, ruhunun rengini hiç soldurmayan kadın. Az çok bilgiye sahiptim ona dair fakat bu kitabı okuduğumda bildiklerimin iç yüzünü öğrendim. Hayatı, ailesi, acıları, aşkları, Diego'su...
yaşadığı ağır kazadan çok yaralar almış ve onun tüm yaşantısını etkilemiş ama her şeye rağmen tutunmuş hayata. Ruhundaki çiçekler hep renkli kalmış, hiç solmamış. Kimle tanışırsa tanışsın , kimle bir şeyler yaşarsa yaşasın Diego hep özel kalmış. Gerçek hayata dair kitapları severim çünkü yaşanmışlıklarla doludur. Frida hayatına dair bir şeyleri merak ederseniz alın okuyun derim. Kitabın arkasında ona dair fotograflarının, yapmış olduğu resimlerin bulunmasını da ayrı sevdim.
Ah benim güçlü kalmayı başarabilen Frida'm.. Sana dair bir çok şeyi bildiğimi sanardım ama yanılmışım. Bu kitabı okuyunca halime, yaşadıklarıma bir kez daha şükrettim.
•Birazcık spoi içerir.•
6 yaşından çilesi başlayan, çocukluğunu yaşayamayan ve bir kaza sonucu, bir demir çubuk Frida'nın sol kalça kemiğinden girip, leğen kemiğinden çıkmıştır. Dişiliğini zedelemiştir. 32 kere ameliyat geçiren, o kazanın etkisi ile rahimini kaybedip, hamile kalsa bile 3 aydan sonra düşük yapan, anneliğini kaybedip bir hayali bebek yaratan, aşkı yaşayıp, ihaneti de gören..ve tüm bunlara rağmen ruhunda ki özgürlüğünü kaybetmeyip, kendisini resime adayan Canım Frida'm ... Her acı bir satırda, gözyaşım bir damla aktı. Seni çok sevdiğimden midir, nedendir bilmem ama o gücü nasıl buldun kendinde ? Nasıl bu kadar yaşadın da intiharı düşünmedin ? Cevabı ne biliyor musunuz, İntihar etseydi eğer Diego'dan ayrı kalacaktı ve bu düşünce sayesinde Tanrı onun canını alana kadar intiharı ölmeyi düşünmedi.
Çok çekmişsin be çok hem de..
Hayatı boyunca sırf yatağa bağlı kaldı diye, ölünce tabutta gömülmek yerine, yakılıp öyle özgür olmak istemiş. Şuan külleri, kendi evinde Meksika'da Mavi Ev'de yatağının üzerinde... Yazılacak çok şey var ama ben burada sonlandırmak istiyorum.
Okuyun, hayatını bilin..Pişman olmayacaksınız.
Frida KahloNazan Arısoy · Dokuz Yayınları · 20191,522 okunma