filler ve...
non_binary, sağ olsun netflix dizileri beynimizi açtıkça açıyor! bunu öğrendim, dizinin adını yazamam şimdi, bunu da açıklayamam, merak eden biliyor ne yapacağını:) benim olayım başka, bizimki defne nin saçını taramış! yazarken üstten olan noktalama işaretleri beni bayaaaa zorluyor; tekrar okuyunca hatalı geliyor ama sanki eforuma da değmiyor gibi! konu tabiii bu da değil! konu falan yok, dram yok, acı yok, şiir yok, beyaz yaka eziklenmesi yok! bi salmak var! hem ayrıca özrü sözde değil, davranışlarda ara diye bir klişe okudum az önce! hareketi severim, hareketi severim; ya sizler? bu da alakasız oldu, bilmiyorum belki de karmik bağ vardır cümlelerimde! içmedim de bugün, niye böyle olduysam! bazen, çok yazasım geliyor, bugün gibi... kafam sanki tıka basa bir bavul misali, kapatmak için üstüne bilmem kaç ton bir fil oturtmuşlar! kimler mi yapmış bunu, ah bi bilsem! olmadı, bu kapanış olmadı! varsın, bugün de olmasın!
filler ve...
non_binary, sağ olsun netflix dizileri beynimizi açtıkça açıyor! bunu öğrendim, dizinin adını yazamam şimdi, bunu da açıklayamam, merak eden biliyor ne yapacağını:) benim olayım başka, bizimki defne nin saçını taramış! yazarken üstten olan noktalama işaretleri beni bayaaaa zorluyor; tekrar okuyunca hatalı geliyor ama sanki eforuma da değmiyor gibi! konu tabiii bu da değil! konu falan yok, dram yok, acı yok, şiir yok, beyaz yaka eziklenmesi yok! bi salmak var! hem ayrıca özrü sözde değil, davranışlarda ara diye bir klişe okudum az önce! hareketi severim, hareketi severim; ya sizler? bu da alakasız oldu, bilmiyorum belki de karmik bağ vardır cümlelerimde! içmedim de bugün, niye böyle olduysam! bazen, çok yazasım geliyor, bugün gibi... kafam sanki tıka basa bir bavul misali, kapatmak için üstüne bilmem kaç ton bir fil oturtmuşlar! kimler mi yapmış bunu, ah bi bilsem! olmadı, bu kapanış olmadı! varsın, bugün de olmasın!
Reklam
Paris ve Londra 'da beş parasız
"Ah ama dostum, yaşam yokuşunun inisleri, çıkışları sen rus ordusunda yüzbaşı ol, sonra birden devrim patlasın meteliksiz kal. 1916 yılında, edouard vıı otelinde bir hafta kalmıştım. 1920 'de aynı otelde gece bekçiliğine başvurdum. Bekçilik ettim, mahzende yukarıya şişe taşıdım, yerleri fırçalandım , bulaşıkçılık, hamallık, tuvaletçilik yaptım. Garsonlara bahşiş verirdim, garsonlardan bahşiş aldim." George orwell 'in gençlik dönemlerinde paris ve londra 'da beş parasız sefalet içinde geçirdiği zamanlardan esinlenerek yazdığı düşünülen bu eser, Sahici yoksulluğu insanın yüzüne vuruyor. yatacak yer bulsa yiyecek bulamayan, kıyafetlerini rehin bırakan, yollarda yarı aç yarı tok dolaşarak güçsüzlere ayrılmış yatakhanelerde sabahlayan yazar, yoksullardan korkuyu da işler romanında. Yoksul halktan korku us dışı bir korkudur. Zenginle yoksul arasında gorunmeyen ve sanki iki ayri ırktanmislar biri siyah , biri beyaz gibi bir temel ayrım olduğu düşüncesine dayanmaktadır. Fakat gerçekte bir ayrım yoktur. Zengin Kitlesiyle yoksul kitlesi yalnızca gelirleriyle birbirinden ayrılır, başka hiçbir şey değil. George orwell..
Fikri, İrfanı, Vicdanı Hür Şair Tevfik Fikret
Sen olmasan… Seni bir dakka görmesem yahut, Bilir misin ne olur? Şu gök, güneş ebediyyen kapansa, belki vücut Soğuk geceyle uyuşmak yolunda çare arar Ve bulur; Fakat karanlığa mümkün müdür alıştırmak Bütün güneşle ve göklerle beslenen rûhu, Bu vurduğun rûhu?.. Sen olmasan… Seni bulmak hayali kaybolsa, Yaşar mıyım dersin? Söner yok olmana bir an inanmış olsa hayal; Soğur, donar, kırılır senden ayrılınca bakış Ne hazin Gelir hayat o zaman hem vücuda, hem ruha, Yaşar mıyız seni kaybetsek ah, ben, kalbim, Bu mustarip kalbim? Sen olmasan… Bu en içten bir itiraf işte : Sen olmasan yaşamam : Seninle bağlarımız hoş bir uzlaşım, işte; Fakat bu bağ geri kalmaz ki ruhu ezmekten. Akşam Guruba karşı düşündüm sükûn içinde bunu : Fena değil sevişip ağlamak, fakat yaşamak Değer mi gözyaşına!..
Sanırım uzun zamandır kendimi bu kadar duygusal hissetmemiştim. Ah Nemecsek, ah yüzbaşı, kimse unutmayacak seni.
Pal Sokağı Çocukları
Pal Sokağı Çocukları
Şeytan da ukalaları sever
İzleyenler anımsayacaktır. 'Gerçek bir hikâyeden esinlenilmiş' Sonsuzluk Teorisi filminde şöyle bir diyalog vardı: Hindistanlı dâhi matematikçi Srinivasa Ramanujan öğretmeni Prof. Hardy'e soruyordu: "Hava güneşliyken neden şemsiye taşıyorsunuz?" Öğretmeninin cevabı şöyleydi: "Yağmur yağmasın diye. Ben şemsiye taşırsam yağmur yağmaz.
Reklam
22 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.