Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sevdiklerimizin değerini bilelim:(
(okumak isteyenler için çok uzun ama duygusal bir metin bırakıyorum buraya -bendenizden-) (Askerden dönen Necmi'nin annesini kaybetmesi üzerine arkadaşına bunu anlatması) Necmi başını büküp olayları tek tek anlatmaya başladı. ‘Valla devrem ne sen sor, ne ben söyleyem. Bizimkiler de bilmez ama benim sonum yakındır. Benim Valideyi hatırlar
LYSANDER : Ne o sevgilim, niye sararmış yüzün öyle. Ne diye yanağındaki güller bu kadar çabuk solmuş? HERMIA : Yağmur yağmadığı içindir herhalde, Ama gözyaşlarımdaki sağanak yağmuru getirecek neredeyse. LYSANDER : Öyle deme sakın! Okuduğum kitaplara, duyduklarıma göre, Asla dikensiz olmazmış gerçek aşkın yolu Soyları arasında eşitsizlik oluyor
Reklam
Öğrencilerimden Her Gün Bir Şiir
*** Ben Bir Garip Pişmaniye Yaşlı, genç, zayıf ve şişman. Bunu bir yiyen bir de yemeyen pişman... Emek ve fedakarlık ister işte bunu gerektirir zaman, Bu çile zorludur bu ateş harlı bu yol çok yaman... Erittiler zavallı şekeri bir mum gibi, Yağı koydular cızladı o garip yüreğim gibi. Olmuştum sanki hapisten tahliye olan bir mahkum gibi.... Ama çilem daha bitmemiş ki, çekmeye başladılar kulağımı, bir masum çocuk gibi. Ah sormayın dostlar, ne kadar pişmanım. Ne arayanım var ne de soranım. Dostlar ben kim miyim, bir garip pişmaniye. İnsanoğlu sana afiyet olsun, bir tabakta beni ye... M.A
Esef, ah zavallı gök bilimcisi O kanatlarıyla yaşlı bir gezegendi Eril bir rüzgar, ahu bir meltem, şiddetle şahlanan baş ağrısı Dilese güneş gülerdi yüzüne, esmer bir havuz olurdu teni Dilese bir tay kadar hafifti, ve deliye dönmüş huri gibi cennetkar Güvercin gerdanlığına dokunmak da vardı zifaf karanlığında Ve fütursuzca girmek toprağın kınına Ah gök bilimcisi, ah, geceyi okuyan harami Hangi ansiklopedi ciltleyip assın boynuna şimdi bizi…
Ağa Camii, Nazım Hikmet
"Ağa Camii; Havsalam almıyordu bu hazin hali önce Ah, ey zavallı cami, seni böyle görünce Dertli bir çocuk gibi imanıma bağlandım; Allahımın ismini daha çok candan andım. Ne kadar yabancısın böyle sokaklarda sen! Böyle sokaklarda ki, anası can verirken, Işıklı kahvelerde kendi öz evladı var... Böyle sokaklarda ki, çamurlu kaldırımlar, En kirlenmiş bayrağın taşıyor gölgesini, Üstünde orospular yükseltiyor sesini. Burda bütün gözleri bir siyah el bağlıyor, Yalnız senin göğsünde büyük ruhun ağlıyor. Kendi elemim gibi anlıyorum ben bunu, Anlıyorum bu yerde azap çeken ruhunu Bu imansız muhitte öyle yalnızsın ki sen Bir teselli bulurdun ruhumu görebilsen! Ey bu caminin ruhu: Bize mucize göster Mukaddes huzurunda el bağlamayan bu yer Bir gün harap olmazsa Türkün kılıç kınıyla, Baştan başa tutuşsun göklerin yangınıyla.."
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
Ben bazı insanları hayatımdan çıkardıktan sonra mutlu olduğum zaman, onları sevmediğimi anladım.Koca bir yük gibi onları kalbimin heybesine eklemiştim meğer. Gidişleri o kadar güzeldi ki bir kere daha sevdim kendimi onlar gidince .Nimet bu nimet. geldiler bana ne kadar değerli ve iyi biri olduğum hatırlatıp defoldular .onlardan sonra aldığım her nefes o kadar iyi geldiki ben yalnız değilmişim meğersem, yalnızlık şifaymış. o çok yorulduğumuz günlerde, erken uyanmak zorunda olduğumuz , uykuyu en çok istediğimiz anlarda hani yapamadık ya ben sanki yıllarca uyudum işte o kadar güçlüyüm içimde öfke yok bu nasıl güzel bir his. Ah zavallı o Artık o bir masa evet evet masa Oh be sonunda sonunda bir A^m A^ olan ben görüyorum Ben bir fareyi aslan yapmaya çalıştım. ama o fareydi işte .sonunda en azından bu hikayenin spnunda ona fare olduğunu hatırlatabildim . Oh beeeeeee oh beeee ohhh🥹
Reklam
Ben Bir Garip Pişmaniye
Sen Anlayabilir misin Mısraların Dilinden şiir ekibimin baş kahramanlarından çok sevdiğim ve kendisine hâlâ değer verdiğim bir Ögrencimin kendisine ödül kazandıran bir mizahı şiiri beğenilerinize 🙂 Yaşlı, genç, zayıf ve şişman. Bunu bir yiyen bir de yemeyen pişman... Emek ve fedakarlık ister işte bunu gerektirir zaman, Bu çile zorludur bu ateş harlı bu yol çok yaman... Erittiler zavallı şekeri bir mum gibi, Yağı koydular cızladı o garip yüreğim gibi. Olmuştum sanki hapisten tahliye olan bir mahkum gibi.... Ama çilem daha bitmemiş ki, çekmeye başladılar kulağımı, bir masum çocuk gibi. Ah sormayın dostlar, ne kadar pişmanım. Ne arayanım var ne de soranım. Dostlar ben kim miyim, bir garip pişmaniye. İnsanoğlu sana afiyet olsun, bir tabakta beni ye... M.A
Sizler, tüm umutları kesilmiş insanlarsınız! Sizler, dört duvar arasına mahkûm olmuş insanlarsınız! Sizler... sizler, dışarıda ve içeride hiçbir işe yaramaz, dünyaya yalnızca gün saymaya gelmiş zavallı insanlarsınız! İşte buraya bir silah koyuyorum, işte umutlarınız ve yaşamınızı kısıtlayacak, birinizi daha hayattan silebilecek gerçeklik; bunu
Ah, bu zavallı kalple ne yapacağım ? Onu kime -neye- sunacağım, içine çiçekler mi bırakacağım yoksa kesikler açıp dikişler mi tutturacağım ? Ah, nasıl görmek isterler ki bu zavallı kalbi ? Suya muhtaç bir çiçekle mi,
820 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.