Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Esef, ah zavallı gök bilimcisi O kanatlarıyla yaşlı bir gezegendi Eril bir rüzgar, ahu bir meltem, şiddetle şahlanan baş ağrısı Dilese güneş gülerdi yüzüne, esmer bir havuz olurdu teni Dilese bir tay kadar hafifti, ve deliye dönmüş huri gibi cennetkar Güvercin gerdanlığına dokunmak da vardı zifaf karanlığında Ve fütursuzca girmek toprağın kınına Ah gök bilimcisi, ah, geceyi okuyan harami Hangi ansiklopedi ciltleyip assın boynuna şimdi bizi…
Ah, Ya Rabbi! Ne yaptım ki, beni bu kadar inayetine lâyık gördün! Zati buna olan muhab-betimle dünyada herkesten bahtiyar idim, şimdi de beni sevdiğini işitiyorum, kendi ağzın dan işitiyorum. Seviyorum, Şefika’cığım, seni seviyorum. Hem dünyada ne kadar sevmek mümkün ise o kadar seviyorum.
Reklam
"Kalbimi şöyle azarlayarak ıslah etmek istemezdim: 'utançtan yerin dibine geç, kör, arsız, hain, kafir,...' Kalbimi şefkatle düzeltmek isterdim. Ah zavallı yüreğim, sakınmaya onca azmettiğimiz kuyuya düştük. Ah! Gel, ayağa kalkıp onu sonsuza kadar terk edelim, Tanrı'nın merhametine sığınalım ve metin olmamız için bize yardım etmesini umalım, tevazu yoluna geri dönelim. Ha gayret, gardımızı indirmeyelim; Tanrı yardımcımız olacaktır."
Sayfa 470 - Aziz François de Sales'ın 1609 yılında yayımlanan Adanmış Bir Hayata Giriş adlı kitabından
Ah, ah! Zavallı ben, perişan oldum acılardan! Bir an önce ölsem keşke!
Ağa Camii, Nazım Hikmet
"Ağa Camii; Havsalam almıyordu bu hazin hali önce Ah, ey zavallı cami, seni böyle görünce Dertli bir çocuk gibi imanıma bağlandım; Allahımın ismini daha çok candan andım. Ne kadar yabancısın böyle sokaklarda sen! Böyle sokaklarda ki, anası can verirken, Işıklı kahvelerde kendi öz evladı var... Böyle sokaklarda ki, çamurlu kaldırımlar, En kirlenmiş bayrağın taşıyor gölgesini, Üstünde orospular yükseltiyor sesini. Burda bütün gözleri bir siyah el bağlıyor, Yalnız senin göğsünde büyük ruhun ağlıyor. Kendi elemim gibi anlıyorum ben bunu, Anlıyorum bu yerde azap çeken ruhunu Bu imansız muhitte öyle yalnızsın ki sen Bir teselli bulurdun ruhumu görebilsen! Ey bu caminin ruhu: Bize mucize göster Mukaddes huzurunda el bağlamayan bu yer Bir gün harap olmazsa Türkün kılıç kınıyla, Baştan başa tutuşsun göklerin yangınıyla.."
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
Çirkin, zavallı birer kuklaya dönüşeceğiz. O çok korktuğumuz arzuların ve işlemeye bir türlü cesaret edemediğimiz günahların düşüncesi aklınızdan hiç çıkmayacak. Ah gençlik ah! Şu dünyada gençlikten ötesi yalan.
Reklam
“İstediği gibi yaşayan insan özgürdür. Ona kimse şiddet uygulayamaz, kimse önünde duramaz ve kimse hiçbir şeye mecbur bırakamaz. Onun dürtüleri engellenemez, arzularıyla amaçları birdir. Kaçındığı şeylere yenik düşmez. Bana sorarlar, peki sen özgür müsün? Ah, Tanrı yardımcım olsun özgür olabilmek için her gün dua ederim. Ama yine de efendilerimin yüzüne pervasızca bakamam ya da hâlâ şu zavallı bedenimi önemserim. Onu korumak için elimden geleni yaparım.”
Ah, iğrenç kaderim, ölümden karanlık kaderim benim! Çamurlara batmış zavallı ruhum benim, Çırpındıkça batan, battıkça çırpınan ruhum!
Sayfa 116Kitabı okudu
Umut ediyoruz...
Ah, elbette hepimiz biliyoruz, o günler gelecek, her şey kumsaldaki zavallı izler gibi hayatın dalgalarıyla silinecek, içimizdeki tohumlar açacak.
Hapishane yarısı eve, yarısı insana benzeyen korkunç , kusursuz ve yekpare bir varlık. Onun tutsağıyım;beni kuşatıyor, beni bütün kıvrımlarıyla sıkı sıkı sarıyor; beni granit duvarlarının içine kapatıyor, beni kilit altında tutuyor ve beni zindancının gözleriyle gözetliyor. Ah zavallı! Halim ne olacak? Bana ne yapacaklar?
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.