Kuzeyi temsil eden bay John Thornton'ın ve Güneyi temsil eden Margaret Hale'in bazen tatlı bazen de karmaşık atışmalarını okumak çok güzeldi. İki farklı ortamda yetişen insanların fikir çatışmaları, olaylara farklı açılardan bakılmasını sağlıyor.
Ayrıca, Margaret'in yeni yerleştiği şehirde şahit olduğu olaylar çok etkileyiciydi. Sanayileşmenin etkisiyle daha da fakirleşen halk ve bir fabrika müdürü olan bay Thornton hakkında yaşadığı duygu karmaşası çok iyi aktarılmış. Gelişen olumsuz olaylar karşısında bazen muhalif olduğu bay Thornton'ı savunuyor, bazen de maaşları artmayan işçileri savunuyor. Aslında bu süreçte kendisinin de sürekli bir çelişki içerisinde kaldığını fark ettim.
Ancak romanda en çok hoşuma giden şey bay Thornton'ın Margaret'a duyduğu o tatlı aşkı oldu. Keşke Margaret gurur ve inadından taviz vererek, bay Thornton'a şans verse ve romanda bu iki karakterin birlikte daha çok sahneleri olsaydı dedim. Ancak Elizabeth Gaskell bu romanında, daha çok Viktorya dönemindeki dini inancın zayıflaması, kuzey ve güney halkının farklılıkları, sanayi devriminin olumsuz etkileri ve bunun sonucunda artan hastalıklara yoğunluk vermiş. Bundan dolayı Margaret ve bay Thornton üzerinde fazla durmamış. Sonunun da bu konuda biraz aceleye getirildiğini düşünüyorum. Yine de okumaya değer güzel bir roman.