Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
1598 senesi İstanbul için bir felaket senesi oldu. Müthiş bir veba İstanbul'u kasıp kavurdu.
Sayfa 204Kitabı okudu
Osmanlı- İngiltere ticari ve siyasi ilişkileri
İstanbul'a yine William Harebone geldi. Padişaha 500 duka altın değerinde bir çalar saat, üç altın yaldızlı gümüş şamdan, iki vazo, vezirlere de İngiltere'de dokunan çuha ve yünlü kumaşlar getirdi. İngiltere elçisini taşıyan gemi, toplar atılarak, Sarayburnu'nu selamlayarak, limana girdi. İngilizlerin de Türkiye'de ticaret etmelerine müssade edildi. (3 Mayıs 1583)
Sayfa 183Kitabı okudu
Reklam
Sultan Murad'ın yerine geçen de, onun kadar zalim ve belki ondan fazla, akıl ve izandan mahrum, bir mecnundu. Halk, ne hakkına, ne de hürriyetine sahipti. Yine saray, müstebidane (baskıcı) saltanatını idame edecek, yine halk, açlık ve sefalet içinde zulümlere, bütün kıtallere (vuruşmalara), bütün idamlara boyun eğecekti.
Sayfa 179Kitabı okudu
IV. Murad ve kardeş katli
İki kardeşi, Şehzade Beyazid ile Süleyman, Revandan gelen bir emirle, saray odalarında boğulmuşlardı. IV. Murad, kardeşlerinin ölüm emri ile beraber, zafer şenlikleri emrini de göndermişti. Mehmed Ağa'nın karşısında, mezbuhane hareketlerle yirmi beşer yaşında iki şehzade ağlar, çırpınır, feryad ve figanlarla saray kubbelerini çınlatırken, dışarıda zevkler, şetaretler (sevinçler), iyşler ve işretler (içkiler.)
Sayfa 175Kitabı okudu
Lale devri meşguliyetleri
Mesela, sarayın bahçesinde yeni bir lale zuhur ediyor, o zaman devrin en güzide şairi ona bir isim koymak istiyor: Bu nazik lale-i zaba ki olmuş namı "Gülruhsar" Ola hünkarımın bezminde sad şevk ile hizmetkar
Sayfa 164Kitabı okudu
Lale Devri ve Laleler
İstanbul'da peyda olan lale merakı hemen bütün aleme intişar etmişti. Dünyanın her köşesinden İstanbul'a muhtelif cins ve muhtelif renkte laleler getiriliyordu. "Mahbub Lale" namı verilmiş, bir soğan için bin altın narh vazedilmişti. (Ahmed Refik)
Sayfa 163Kitabı okudu
Reklam
Galata Kabadayısı
Tırnakçı Rıfat: "Bana bak Rasim bey, bana bak!... Ben ne Çerkes Hurşit'ten, ne kabadayı Arif Bey'den, ne de kendine güvenir eli ayağı tutar takımından korkarım... Ben on yedi yaşına kadar bu sokaklarda yatıp kalktıktan sonra: On sene yatar, yirmi yedisinde kabadayı çıkarım!" Bu söz, kopuk hayatına fiilen, tecrübeten vakıf, geceli gündüzlü içinde bulunan, bunları dükkanında istihdam etmiş, yedirmiş, içirmiş, yatırmış, dövmüş, kovmuş, türlü türlü dalavereler arkasından koşturmuş, velhasıl yetiştirmiş, meydana getirmiş olan bir eski Galata çapkınının sözüdür.
21 AY - 237 KİTAP
Eylül ayını 12 kitapla tamamlamış bulunuyorum. #Tavsiyeniteliğinde okuduğum kitapları bırakmak istiyorum. Herkese keyifli okumalar dilerim😊 (En alta geçen 19 ayın kitaplarını da bırakacağım. Yorum, fikir ve düşüncesini merak ettiğiniz kitapları sorabilirsiniz.) EYLÜL AYI 1-)İnsanın Dört Zindanı(Ali Şeriati) 2-)Puşkin Üzerine Konuşma(Fyodor
"Ya birinin çocuğunu döverim, ya top oynarken camını kırarım. Mektepten kaçarım, Bir kere kaçtım mı, artık haftalarca gitmem. Gitsem dayak var. Bu korku beni tiril tiril titretir. Sabahleyin kalkarım. Güya mektebe gidecekmişim gibi hazırlanırım..." (Ahmed Rasim)
186 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.