Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Nitekim son arkeolojik kazılar sonucunda elde edilen altın oklarla mezarlara gömülen gümüş ve altın eşyalar, Hunların sanat sahasında çok ilerlemiş bir millet olduğunu göstermektedir. Öteki dünyaya karşı besledikleri geniş bir inanç üzerine ölülerle beraber gömülen eşyalar arasında yayların da bulunuşu, bu aletin hem silah hem de hâkimiyet sembolü karşılığı olarak kullanıldığına delalet etmektedir. Ayrıca öldürülen düşman büyüğünün kafatasını kadeh yerine kullanarak şarap içme geleneği tarihî Hun sihrî telakkilerinden [görüşlerinden] sayılır.
Gyula Laszlo, "The Significance of the Hun Golden Bow," Acta Archeo- logica Academiae Hungaricae, Budapeşte, s. 91-101. J. Harmatta, "The Golden Bow of the Huns," Acta Archeologica Academi- ae Hungaricae, 1951, s. 106-149. V. BeşevKitabı okudu
Avrupa'yı istila eden Hunların, şüphe yoktur ki çağın bu sahadaki askerî kuvvetleri üstünde, muazzam bir askeri devlet teşkilatları ve çeşitli savaş silahları mevcut olmuş ve bunlar her yeni istila edilen sahadaki devlet teşkilatı tarafından benimsenmiştir.
Reklam
Eski Yunan muharrirlerinden [yazarlarından] Prokopios, eski Bizanslıların Hun Türklerinden elbise biçimlerini ve şekillerini, Hunca adlarıyla beraber aldıklarını açıktan açığa söylemektedir.
Hunlarda Ticaret
Elde edilen mahsul yalnız kendi ihtiyaçlarını karşılamak için değildi, aynı zamanda uzak ülkelere de naklediliyordu. Değer taşıyan mallar memleketin en uzak köşelerinden getirilerek depo edildikten sonra, ihracata elverişli mevsimlerde, muhtelif taşıt vasıtalarıyla ve Hun askerinin muhafazası altında uzak ülkelere gönderilirdi. Birçok uzak ve yabancı memleketle yapılan bu ticaret temasları, şüphe yoktur ki Hun anayurdunun kültür durumunu ve karakterini her sahada aksettirmekteydi.
Hanlar devrinde (MO 206-MS 221) Çin'in Hun Türklerine karşı olan durumu o kadar zorlaşmıştı ki, bu devirde her bir Çin hükümdarının anayasası, ne pahasına olursa olsun kuzey komşularıyla iyi münasebetler kurmak olmuştur.
Sayfa 114Kitabı okudu
FRITZ HOMMEL VE ARAŞTIRMALARI
Sümerceyi Altay dilleriyle birlikte inceleyen bu araştır. malar, umumiyetle Sümerceye mahsus göze çarpacak bir karakter sağlamaktan uzak kalmışlardır. Nitekim, 1915 yılında Hommel, iki yüz kadar Sümerce ve Türkçe kelime arasında yaptığı bir karşılaştırmayla, bu dili Türkçe olarak kabul et mek gibi bir iddiada bulunmuştur. 1926 yılındaysa aynı bil. gin, bu davanın doğruluğuna o kadar inanmıştır ki, yukarıda anlattığımız karşılaştırmasını, daha sağlam bir esasa dayatmak için Kaşgarlı Mahmud'un Divanü Lugati't-Türk'ünden de kelimeler almaya gayret etmiştir. Bu karşılaştırmalarında Sümer dili ile Ural-Altay, bilhassa Türk dili arasında lengüistik ve morfolojik bakımdan muayyen [belirli] benzerlikler gören bu bilgin, dikkatini çeken birçok kelime ileri sürmüştür ki, bunların arasında en iyi ve teyit edici misallerse aşağıdaki kelimeler olmuştur. Sümerce ai = Türkçe ay Sümerce dağ = Türkçe daş,dağ Sümerce dingir = Türkçe tengri Sümerce gus = Türkçe üç Sümerce ab = Türkçe eb,ev Sümerce agar = Türkçe ekin
Reklam
Türk dünyası ,bu eserin yaşı ile birlikte,Xl.asırdaki ile bugünkü hayatını bir daha gözden geçirme fırsatını bulacak , tarihi kültür birliğinden bugün de hiçbir şey kaybetmediğine şahit olacaktır.
Yalnız oğuz boyuna mensup kabilelerin damgaları esere alınmıştır. Diğerlerininki ihmal edilmiştir.
•Türk şivelerinin en kolayı Oğuz Türklerinin kullandığıdır •En sağlam ve en doğru Türkçe Tuhsılarla yağma boylarının konuştukları Türkçedir. •Türk şivelerinin en incesive zarifi , hatta en açığı Hakaniye Türkçesidir.
•Divana ayrıca bir Türk haritasının da eklenmesi unutulmamıştır. • Haritanın ana merkez noktasını Türk hükümdarlarının oturdukları Balasagun şehri teşkil etmektedir. •Diğer coğrafi adlandırmalar, haritanın merkezine göre ayarlanmıştır. • Türklere ait olmayan yerlerin haritaya alınmayışı , Kaşgarlı'nın milli şuurundan ileri gelmiştir.
Reklam
Divanü lügat-it- Türk; Coğrafya deyimleri, yer adları daha çok devrin belli başlı yerleri, türk folkloruna , inanışına , hurafelere , bozkır destanına ,oba hikmetlerine, ağıtlara ve tasvirlere bolca yer vermiştir
Divanda Türkçe olmayan bazı kelimeler, Türk dili ailesinden sanılmıştır. Tersine bazı Türkçe kelimeler de yabancı kelimeler arasına alınmıştır. Bu noktada bazı uygunsuzluklar bulmak mümkündür.
Her iki taraf bilginlerince bahsedilen hadislerin şüpheli oldukları düşünüldüğünde, Kaşgarlı ,bu sefer de mantık ve akıl yollarına başvurmuştur.
Türk milletinin ve dilinin önemini ortaya koymak için Türkleri tebcik eden hadisleri de almıştır eserinde .Ve bu hadisleri doğruluğunu göstermek için kaynakların açıklamasını da yapmıştır.
•Çağının klâsik Arap filolojisi mektebinde yetişmesine rağmen , Türkçülüğünden bir an için olsun ayrılmamıştır. •Bir filolog olarak ele aldığı dil ve kelime konusunu açıklamış, kullanılan örnekleri ile göstermiş. Gramer kaideleri bakımından da aydınlığa çıkarmıştır.
96 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.