Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Bahriyyeliyiz, her gemi validemizdir. Vicdanlarımız belki güneşten lekesizdir." Şimdi diyeceksiniz ki, "Sen bu mereti kendi başına nasıl öğrendin?". Aslında tek başıma sayılmaz: Bizim ev akademi gibi bir yerdi. Nihad Sami Banarlı, Orhan Şaik Gökyay, Prof. Ahmed Caferoğlu, Prof. Zeki Velidi Togan, Prof. Mükrimin Halil İnan, Prof. Muharrem Ergin, Fethi Gemuhoğlu, Yılmaz Öztuna ve daha niceleri benim için ya "amca" idiler ya da "ağabey" ... Prof Mehmet Kaplan benim eniştemdi. Ahmet Hamdi Tanpınar onun can-ciğer-kuzu-sarması dostu ve Peder'in sınıf arkadaşı... Şimdi böyle bir ortamda -sözüm meclisten dışarı!- odun olsanız yontulursunuz... Üstelik lisede de Orhan Veli'nin "Büyük Aşkı"ndan edebiyat dersi gördüyseniz...
Türk Edebiyat VakfıKitabı okudu
DOĞU TÜRKİSTAN
Çin Moğolistan ve Rusya gibi üç devletin güç denemesi mahiyetindeki mücadelesine hedef olmak, doğrusu bir millet için kolay hazmedilecek olaylardan sayılamaz. Şöyle ki son iki yüzyıl içerisinde 400 defa isyan edilmiş, Türklük şahlanmış, fakat ne yazık ki bu haklı başkaldırmaların hepsi kanlı bastırmalarla neticelenmiştir.
Sayfa 31 - Altınordu Yayınevi
Reklam
DOĞU TÜRKİSTAN
Siyasi tarih bakımından Doğu Türkistan, uzun hayatı müddetince, kanlı istiklal mücadelesi savaşlarına katılmış,milli kültür ve yaşama hakkı uğrunda ağır çileler çekmiştir.
Sayfa 31 - Altınordu Yayınevi
Türkistan
Türkistan bütün Türklüğün Anavatanıdır.
Sayfa 35 - Altınordu Yayınevi
Coğrafik durumu dolayısıyla, yabancı dil tesirinden uzak kalan Yakut Türkçesi, bu güne kadar koca sahanın, rakipsiz bir ifade vasıtası olmuş, memuriyetle ve sürgünle gelenler kim olursa olsun, Yakutçayı öğrenme zorunda kalmışlardır.
Siyasi tarih bakımından Doğu Türkistan, uzun hayatı müddetince, kanlı istiklal mücadelesi savaşlarına katılmış, milli kültür ve yaşama hakkı uğrunda ağır çileler çekmiştir.
Reklam
Rus tarihçisi N. Y. Pavlov'un tavsifine göre, Sıddık-Töre:"Rus kıtalarının Türkistan seferlerinde Hokant, Buhara ve Hive ordularıyla savaşlarında bizim en büyük düşmanımız olmuştur. Sultan Sıddık, Turan'ın en büyük şahsiyetlerinden biridir. Bu bozkır evladı ana sütü ile birlikte bize karşı olan düşmanlık hissini de emmiş."
Azerbaycan'ın bağımsızlığından önce Azerbaycanlı yazarın yazdıkları
Fakat istiklaline susamış, hatta bir aralık hür yaşayışın tadını almış olan bir milletin esaretine, asla inanılamaz. O yine günün birinde, milli kardeş kültür birliği sayesinde, azatliğına, abadanlığına kavuşacaktır.
Türk Ocakları’nın Nisan 1931’de kapatılmasının ve Türk Yurdu’nun yayınının kesilmesinin hemen peşinden, daha Mayıs ayında, Atsız Mecmua’nın ilk sayısı yayınlandı. Zeki Velidî Togan, Fuat Köprülü, Şerafettin Yaltkaya, Abdülkadir İnan, Pertev Naili Boratav, Sabahattin Ali, Abdülbaki Gölpınarlı, Nihat Sami Banarlı, Orhan Şaik Gökyay, Fethi Tevetoğlu, Ahmet Caferoğlu, Adnan Ötüken gibi devrin ve geleceğin meşhurları mecmuanın yazarları arasındaydı. “Türkçü ve Köycü” olduğunu beyan eden Atsız Mecmua rejimin ve inkılâpların da yılmaz savunucusuydu.
Atsız haricinde hem o dönemde, hem de ilerleyen zamanlarda önemli mevkilere gelen, çoğu üniversite çevresinden olan kişiler yazılarıyla mecmuayı desteklemişlerdi. Zeki Velidî Togan, Fuat Köprülü, Şerafettin Yaltkaya, Kıvameddin Burslan, Fuat Edip Baksı, Abdülkadir İnan, Ahmet Caferoğlu, Abdülbaki Gölpınarlı, Nihat Sami Banarlı, Adnan Ötüken, Fethi Tevetoğlu, Tevfik İleri, Pertev Naili Boratav, Sabahattin Ali, M. Ziya Ülkütaşır, Fevziye Abdullah Tansel, Kösemihalzâde M. Ragıp, Saadettin Nuzhet Ergun, Orhan Şaik Gökyay gibi isimlerin yazı, hikâye ve şiirlerini Atsız Mecmua’da görmek mümkündü. Atsız’ın o sırada evli olduğu Mehpare Nihâl Hanım ve Mehpare Nihâl’den ayrıldıktan sonra evleneceği Bedriye Sabit Hanım da Atsız Mecmua da yazıyordu.
Reklam
Yazar fihristinden bir yazar listesine ulaşmak mümkündü. Fakat bu listeyi derli toplu bir şekilde görmek daha iyi olacaktı. Zira, 1931-1975 yılları arasında yayınlanan bu dergilerde 1000’e yakın farklı isim ve imza bulunuyordu. Gerek kendi isimleriyle, gerek müstear isimlerle yazan bu yazarlar arasında hem dönemin, hem de günümüzün çok önemli
“Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nin Yeni Türk Edebiyatı Kürsüsü Başkanı Caferoğlu Ahmet Beğ, 6 Ocak 1975 günü ebediyete göçtü. Prof. Caferoğlu Ahmet Beğ, Azerbaycan Türklerindendi. Nice yıllardan beri Moskof pençesinde bulunan Azerbaycan’ın eşrafından İsmail Beğ ile eşi Cevher Hanım’ın çocuklarıydı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde yarım yüzyıla yakın hocalık yapan Caferoğlu Ahmet Beğ, bilhassa son yıllarda en verimli Türkologlar arasında yer almıştı. Bugün Türkiye’de bu alanda çalışan verimli pekçok kişinin de hocası olan rahmetli Prof. Caferoğlu Hikmet Beğ’e Tanrı’dan rahmetler diler, kızı Türk-İslâm Eserleri Müzesi şeflerinden Nazan Tapan Hanım ile diğer akrabalarına ve yakınlarına taziyetlerimizi sunarız.”
Yakutlar
Yakut Türkü, tam mânasiyle, yemeğe düşkündür. Başlıca gıdayı at ve sığır etiyle, inek veya kısrak sütü teşkil eder. Kırgızlar gibi ekmeği bilmezler. Kuru ve taze balık da yerler. Esas içkileri kımız’dır. Çay içenler de vardır. Rus idaresi alkollü içkileri de sokmayı ihmal etmemiştir.
Altay Türkleri
Bünyesini ye yapısını teşkil eden Türk boylarının adlarına bakılacak olunursa, Altay Türkleri, cidden eski Türk özlülüğünü ve gerçek türeyişlerini olduğu gibi muhafaza etmişlerdir. Bir nevi anavatanlarının canlı tarihini yaşatmışlardır. Bunu bizzat Altay Türk halklarını vücuda getiren boy ve soy isimlerinden anlıyoruz. Şöyle ki: Teleüt’lerin bir uruğunu teşkil eden Tölös’ler Orhun yazıtlarında geçtiği gibi, Çin kaynaklarınca da “T'ie’le” şeklinde tespit edilmiştir. Telengit’ler ise yine aynı kaynaklarda “To-lanko”, Moğolların “Gizli Tarihlerinde” ise “Tenggut” olarak geçmektedir. Tuba’ların bir soyu olan Tirgeş de eski Türgeş’lerden başka bir şey değildir. Aynı şey Altaylı’lar soyundan olan Kırgız, Kıtang, Nayman, Mörküt ve saire gibiler hakkında, serbestçe söylenebilir. Bu şuretle; Altay- Türklerinin, 1500 yıllık millî tarihlerine sadakatle bağlı olduklarını görmekteyiz.
DOĞU TÜRKİSTAN
Siyasî tarih bakımından Doğu Türkistan, uzun hayatı müddetince, kanlı istiklâl mücadelesi savaşlarına katılmış, millî kültür ve yaşama hakkı uğrunda ağır çileler çekmiştir. Çin, Moğolistan ve Rusya gibi üç dev devletin güç denemesi mahiyetindeki mücadelesine hedef olmak, doğrusu bir millet için, kolay kolay hazmedilecek olaylardan sayılamaz. Şöyle ki, son yüzyıl içerisinde 400 (dört yüz) defa isyan edilmiş, Türklük şahlanmış, fakat ne yazık ki bu haklı başkaldırmaların hepsi kanlı bastırmalarla neticelenmiştir.
96 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.