”Bana istenecek bir şey söyle, uğruna can verecek bir şey söyle, hemen dört elle sarılayım...”
Nihat güldü:
“Gördün mü? Derhal sapıtıyorsun. Hayatta hiçbir şey uğrunda ölmek için istenmez. Her şey yaşamamız için olmalıdır. Hatta biraz ileri gideyim, kendi yaşamamız için... Sen kafanın içindeki yokla o kadar saplanmışsın ki derhal uğurun da can feda edecek bir şey arayarak ikinci bir yokla dalmak istiyorsun! Yaşamak, herkesten daha iyi, herkesten daha üstün yaşamak, insanlara hakim olarak, kuvvetli, belki de biraz zalim olarak yaşamak...
Okumak bazen yazmaya da yöneltiyor insanı. İtiraf etmeliyim ki, ne kadarı gerçek ne kadarının kurgu olduğunu artık benim bile kestiremediğim bu roman, biraz tuhaf oldu.